Bu Blogda Ara
yıllar geçiyor ben seni yazıyorum ömür bitiyor ben sana yazıyorum... bitmeyen bir şiir bu seni yazıyor bitmeyen bir şarkı bu seni söylüyor bitmeyen bir yol bu sana geliyor....
Sus, kimseler duymasın.
Duymasın ölürüm ha.
Aydım yarı gecede
YeÅŸil bir yaÄŸmur sonra...
Yağıyor yeşil.
En uzak, o adsız ve kimselersiz
O yitik yıldızda duyuyor musun?
Bir stradivarius inler kendi kendine
Yayı, reçinesi, köprüsü yeşil.
Önce bendim diyor ve sonra benim...
Ölümsüz, güzel ve çetin.
Ezgisidir dolaşan bütün evreni
Bilinen, bilinmeyen ıssızlıkları.
Canımı, tüylerimi sarmada şimdi
Kendi rüzgarıyla vurgun...
Sarıyor yeşil.
Rüya, bütün çektiğimiz.
Rüya kahrım, rüya zindan.
Nasıl da yılları buldu
Bir mısra boyu maceram...
Bilmezler nasıl aradık birbirimizi
Bilmezler nasıl sevdik
Ä°ki yitik hasret
İki parça can.
Çatladı yüreği çakmaktaşının
Ağıyor gökkuşaklarının serinliğinde
Çağlardır boğulmuş bir su...
Ağıyor yeşil.
Yivlerinde yeşil güller fışkırmış
Susmuş bütün namlular...
SusmuÅŸ daÄŸ
SusmuÅŸ deniz.
Dünya mışıl-mışıl
Uykular derin
Yılan su getirir yavru serçeye
Kısır kadın, maviş bir kız doğurmuş
Memeleri bereketli ve serin...
Sağıyor yeşil.
Aydım yarı gecede
Neron, çocuk kitaplarında çirkin bir surat
Ve Sezarsa, bir ad, yıkıntılarda.
Ama hançer taşı sanki Koca Kartaca!
Hani, kibrit suyu vermişlerdi üstüne
Bak nasıl alıyor, yiğit
Binlerce yıl da sonra
Alıyor yeşil.
Vurur dağın doruğundan
Atmacamın çalkara
Yalın gölgesi.
KuÅŸ vurmaz, tavÅŸan almaz
Ama aç, azgın
Köpek balıklarıydı parçaladığı
Bak, Tiber saygılı, suskun.
Bak nilüfer dizisi zinciri.
Bunlar bukağısı, kolbağlarıdır
Cihanın ilk umudu, ilk sevgilisi
Ve ilk gerillası Spartakus'un.
Susuyor yeÅŸil.
Sus, kimseler duymasın,
Duymasın, ölürüm ha.
Aymışam yarı gece
Seni bulmuÅŸam sonra.
Seni, kaburgamın altın parçası.
Seni, diÅŸlerinde elma kokusu.
Bir daha hangi ana doÄŸurur bizi?
Ruhum...
Mısra çekiyorum, haberin olsun.
Çarşılarin en küçük meyhanesi bu
Saçları yüzümde kardeş, çocuksu.
Derimizin altında o olüm namussuzu...
Ve Ahmedin iÅŸi ilk rastgidiyor.
İlktir dost elinin hançersizliği...
Ağlıyor yeşil.
Duymasın ölürüm ha.
Aydım yarı gecede
YeÅŸil bir yaÄŸmur sonra...
Yağıyor yeşil.
En uzak, o adsız ve kimselersiz
O yitik yıldızda duyuyor musun?
Bir stradivarius inler kendi kendine
Yayı, reçinesi, köprüsü yeşil.
Önce bendim diyor ve sonra benim...
Ölümsüz, güzel ve çetin.
Ezgisidir dolaşan bütün evreni
Bilinen, bilinmeyen ıssızlıkları.
Canımı, tüylerimi sarmada şimdi
Kendi rüzgarıyla vurgun...
Sarıyor yeşil.
Rüya, bütün çektiğimiz.
Rüya kahrım, rüya zindan.
Nasıl da yılları buldu
Bir mısra boyu maceram...
Bilmezler nasıl aradık birbirimizi
Bilmezler nasıl sevdik
Ä°ki yitik hasret
İki parça can.
Çatladı yüreği çakmaktaşının
Ağıyor gökkuşaklarının serinliğinde
Çağlardır boğulmuş bir su...
Ağıyor yeşil.
Yivlerinde yeşil güller fışkırmış
Susmuş bütün namlular...
SusmuÅŸ daÄŸ
SusmuÅŸ deniz.
Dünya mışıl-mışıl
Uykular derin
Yılan su getirir yavru serçeye
Kısır kadın, maviş bir kız doğurmuş
Memeleri bereketli ve serin...
Sağıyor yeşil.
Aydım yarı gecede
Neron, çocuk kitaplarında çirkin bir surat
Ve Sezarsa, bir ad, yıkıntılarda.
Ama hançer taşı sanki Koca Kartaca!
Hani, kibrit suyu vermişlerdi üstüne
Bak nasıl alıyor, yiğit
Binlerce yıl da sonra
Alıyor yeşil.
Vurur dağın doruğundan
Atmacamın çalkara
Yalın gölgesi.
KuÅŸ vurmaz, tavÅŸan almaz
Ama aç, azgın
Köpek balıklarıydı parçaladığı
Bak, Tiber saygılı, suskun.
Bak nilüfer dizisi zinciri.
Bunlar bukağısı, kolbağlarıdır
Cihanın ilk umudu, ilk sevgilisi
Ve ilk gerillası Spartakus'un.
Susuyor yeÅŸil.
Sus, kimseler duymasın,
Duymasın, ölürüm ha.
Aymışam yarı gece
Seni bulmuÅŸam sonra.
Seni, kaburgamın altın parçası.
Seni, diÅŸlerinde elma kokusu.
Bir daha hangi ana doÄŸurur bizi?
Ruhum...
Mısra çekiyorum, haberin olsun.
Çarşılarin en küçük meyhanesi bu
Saçları yüzümde kardeş, çocuksu.
Derimizin altında o olüm namussuzu...
Ve Ahmedin iÅŸi ilk rastgidiyor.
İlktir dost elinin hançersizliği...
Ağlıyor yeşil.
İlk modelleme çalışması için belki daha kolay bir figür seçmeliydim ama sonucu görünce değidi dedim.İşte size Noel babam.
Ben yaparken bu videodan yardım aldım.Size yol gösteriyor ama yaratıcılık kısmı size kalmış .Vallahi bence bizimkiler çok daha güzel oldular :)
Bu yıl yılbaşı kurabiyelerimizi yaptık bugün.
Şeker hamuru maceramız devam ediyor yani.
Eh başlamışken Noel Baba'nın en sevdiği tarçınlı zencefilli kurabiyelerden de yaptım :)
Tarif klasik kurabiye tarifim
200 gr tereyağ(oda sıcaklığında isterseniz yarı yarıya margarinde kullanabilirsiniz ama ben tereyağ derim)
200 gr pudra ÅŸekeri(iki kere elenmiÅŸ ince )
1 yumurta (oda sıcaklığında)
400 gr un(2 kere eleyin)
1 paket vanilya
ek olarak 1 tatlı kaşığı toz tarçın
1 tatlı kaşığı toz zencefil...
Önce tereyağ ve şekeri karıştırıp katı bir krema haline getirin.Yumurtayı da ilave edin.Sonra da mikserin devrini en düşüğe alıp unu azar azar ilave edin.Vanilya,zencefil ve tarçını da ekleyin.En son elinizle de toparlayın ve buzdolabına koyun.Bir kaç saat bekledikten sonra , 1 cm kalınlığında açıp kalıplarla kesin,üzerlerini esmer şekere bulayın. 200 derece ısıtılmış fırında pembeleşene kadar(10-12 dk) pişirin.
Biraz soğuduktan sonra ızgara teline alın ...
Şeker hamuru maceramız devam ediyor yani.
Eh başlamışken Noel Baba'nın en sevdiği tarçınlı zencefilli kurabiyelerden de yaptım :)
Tarif klasik kurabiye tarifim
200 gr tereyağ(oda sıcaklığında isterseniz yarı yarıya margarinde kullanabilirsiniz ama ben tereyağ derim)
200 gr pudra ÅŸekeri(iki kere elenmiÅŸ ince )
1 yumurta (oda sıcaklığında)
400 gr un(2 kere eleyin)
1 paket vanilya
ek olarak 1 tatlı kaşığı toz tarçın
1 tatlı kaşığı toz zencefil...
Önce tereyağ ve şekeri karıştırıp katı bir krema haline getirin.Yumurtayı da ilave edin.Sonra da mikserin devrini en düşüğe alıp unu azar azar ilave edin.Vanilya,zencefil ve tarçını da ekleyin.En son elinizle de toparlayın ve buzdolabına koyun.Bir kaç saat bekledikten sonra , 1 cm kalınlığında açıp kalıplarla kesin,üzerlerini esmer şekere bulayın. 200 derece ısıtılmış fırında pembeleşene kadar(10-12 dk) pişirin.
Biraz soğuduktan sonra ızgara teline alın ...
Mutfakta önlüğünü takmış rengarenk hamurlarla oynuyor du aslında. Kurabiye yapmanın oyun hamurları ile oynamaktan farkı sonucun lezzetiydi:) Bilgisayardan o pek bildik kadın sesi yükseliyordu. Yüksek sesle eşlik ediyordu şarkıya o da .
"Gel eritir demirleri bu bende ki ateÅŸ"
Kapının zili... Hayret kimseyi beklemiyordu.
Kapıyı açtı... Dünya durdu... Kalp atışlarını duyuyordu o an sadece... Kalbinin atışını tüm dünya duyuyordu sanki. Karşısında duran bir çift kahverengi gözün gelmesin, böyle sırtında yeşil parkası omzunda sadece içinde" Aysel git başımdan" olan Attila ilhan kitabıyla tam şimdiki gibi gelmesini ömrünce beklemişti.Ve şimdi o gelmişti... Artık her şey" tamam". dı... "Beni içeriye almayacak mısın" dedi Adam. içindeki tüm boşluklara alınacağını bilerek .
Içerdeki ses yeni bir şarkıya başladı:
"Hiç ummazdım sonbaharda hediye gibi geldin Hoşgeldin "
"Gel eritir demirleri bu bende ki ateÅŸ"
Kapının zili... Hayret kimseyi beklemiyordu.
Kapıyı açtı... Dünya durdu... Kalp atışlarını duyuyordu o an sadece... Kalbinin atışını tüm dünya duyuyordu sanki. Karşısında duran bir çift kahverengi gözün gelmesin, böyle sırtında yeşil parkası omzunda sadece içinde" Aysel git başımdan" olan Attila ilhan kitabıyla tam şimdiki gibi gelmesini ömrünce beklemişti.Ve şimdi o gelmişti... Artık her şey" tamam". dı... "Beni içeriye almayacak mısın" dedi Adam. içindeki tüm boşluklara alınacağını bilerek .
Içerdeki ses yeni bir şarkıya başladı:
"Hiç ummazdım sonbaharda hediye gibi geldin Hoşgeldin "
LİSTEMİSTE benim en sevdiğim web sitelerinden biri.Çok hoş şeyler öğrenmenin yanında ciddi referanslarda yaratabiliyor insana.Bakın bu liste de Türkiyenin en lezzetli 10 balığıu üzerine.
Ellerine sağlık yapanların.
Ellerine sağlık yapanların.
10
Sarpa
Sarpa ege bölgesinde en çok bulunan balıklardan biridir, ülkemizde mevsim çipurası olarak da biliniyor.. çok çevik ve atak bir balıktır en ufak sezide korkar ve kaçarlar, avcılığı da oldukça zevklidir ve çok kolaydır. Genellikle kıyılarda ve kayalık bölgelerde barınırlar kesinlikle kumluk bölgelerde gezmezler, kıyıdan en fazla 50-100 metre kadar açığa giderler ve hep aynı bölgede yaşarlar, kayalık bölgelerde yosun yiyerek beslenirler bu yüzden kumluk bölgelere yolları hiç düşmez, egede kefal yakalayanlar sarpayı iyi bilir sürekli ara sıra oltalarına denk gelenler olur. Boyları ufak olduğuna bakmayın o kadar mücadelecidir ki 20cm uzunluğunda bir sarpayı kıyıya çekerken sanki 800 gramlık bir çipura çekiyormuşsunuz gibi olur. Oltadan kurtulmak için elinden geleni yaparlar özellikle yakalandıklarında en dibe inerler ve kayalıkların altına girmeye çalışırlar. Sarpalar denizde her zaman sürü halinde gezerler ve oltayı attığınızda da yine sürü halinde gelirler bu kural hiç değişmez. Büyüklüklerine gelince benim şuana kadar yakaladığım en büyük sarpa 35-40 cm uzunluğunda, ağırlığı ise 800 grama yakındı..
9
Çupra
Klimatik yapıdan çipura balığına tüm Akdeniz’de rastlanmakla birlikte doÄŸu ve güney doÄŸu Akdeniz ülkelerinde, Kanarya Adaları’nda, Ä°ngiltere kıyılarında, Verde Burnu’nda ve nadir olarak Karadeniz kıyılarında rastlanır. Genellikle tropikal, subtropikal ve ılıman kuÅŸaklarda yayılım gösteren çipura deniz fenogramlarının bulunduÄŸu kumlu–çamurlu ve çamurlu ortamlarda yaÅŸamını sürdürür. Bunun yanı sıra nehir ağızlarına ve lagüner bölgelere de girer. Ãœlkemizde daha çok güney sahilleri ve Ege kıyılarında yayılım gösterir. 30-50 gram olanları ince lidaki , 100 gram olanları lidak i, 100-180 gram olanları kaba lidaki , 200 gram ve üzeri ağırlıkta olanları da çipura olarak adlandırılır.
8
Levrek
Vücudu fusiform ÅŸeklinde ve derisi iri pullarla örtülü, sırtı kurÅŸuni, karnı gümüşi renktedir. Küçük siyah benekli olduÄŸundan alabalığı andırır. Genç levreklerin sırtları siyah benekli, erginlerin sırtları ise beneksiz veya koyu renktedir. Dillerinin üzerinde diloit diÅŸleri vardır. Boyları 40-100 cm arasında deÄŸiÅŸir. Genellikle ağırlıkları 8–10 kg’dır.15 kg’a kadar çıktığı görülmüştür. Türkiye kıyılarında Karadeniz, Marmara ve Akdeniz’de bulunur. Her mevsimde, genellikle de mayıs ortalarından kasım sonuna kadar avlanır. Sonbahar ayları sırasında ırmak ağızlarında üremeye baÅŸladıklarında sürüler halinde toplanırlar. Karadeniz de kış aylarında dere ağızlarına Akdeniz de Nisan-Mayıs ayları arasında ürerler.
7
Ä°skorpit
YaÅŸamı aynı aileden olan Lipsos’ un aynıdır. Farkları Ä°skorpit’ in Lipsos’ a göre daha küçük olması (ortalama 20 – 30 cm.) ve renginin koyuluÄŸudur. Eti oldukça lezzetlidir ancak dikenleri çok zehirli olduÄŸundan yakalandığında dikkat edilmelidir. Dikenleri vücuda deÄŸdiÄŸinde, deride kızarıklık ve ÅŸiÅŸlik meydana getiren bir balık türüdür. Zehir etkisini birkaç gün sürdürmektedir. Tedavi için amonyak kullanılabilir. Ayrıca halk arasında bu balığa “çarpan” denmektedir. Kıyıdan yem ile tutulabilen, izmarit avcılarının bol bol karşılaÅŸtığı bir balık türüdür. Genelde kumluk yerlerde tutulur. Daha önce söylendiÄŸi gibi tehlikelidir, özellikle acemi balıkçılar için daha tehlikelidir;
6
Sinarit
Sinarit Akdeniz’de yaygındır, ama Karadeniz ve Britanya Adalarından Mauretania’ ya , bazen Senegal ve Kanarya Adalarına kadar DoÄŸu Atlas Okyanusu’nda da görülür. 200 m ye kadar kumlu veya taÅŸlı derinliklerde yaÅŸar, ve diÄŸer balıklardan, yumuÅŸakçalardan ve kafadan bacaklılardan beslenen etkin bir yırtıcıdır. YetiÅŸkin sinarit bir metreden fazla boya ve 20 kg ağırlığa eriÅŸebilir. Genç sinaritlerin mavi yüzgeçlerle birlikte kahverengi-mavi olmak üzere gri-mavi olan yetiÅŸkinlerden daha farklı bir yüzeyi vardır.
5
Hamsi
Aralık-Ocak döneminde Karadeniz’in hamsisi güzel oluyor. Marmara hamsisi daha büyük ama daha az lezzetli. Ä°stanbul Su Ãœrünleri Hali Müdürü Hakan Farımaz ızgarasını da tavsiye edebileceÄŸini söylüyor. Ortalama boyu 12 santimetre. Ancak 20 santimetreye kadar olanlarına rastlanıyor. Olta avı yapılmamasına raÄŸmen, BoÄŸaz’da ince çapari takımına atladıkları oluyor. Ama iÄŸnenin mutlaka sinek olması gerekiyor.
4
Barbun
Derin su balığı olduÄŸu için Karadeniz gibi Ege ve Akdeniz’in de barbunyası lezzetli. Nisan-Mayıs ayları arası en uygun zamanları. Kumluk ve çamurlu diplerde yaşıyor. AÄŸ ve oltayla avlanıyor. AÄŸ kullanıldığında mutlaka güneÅŸ doÄŸmadan toplamak gerekiyor, aksi halde diÄŸer balıklara yem oluyor. Olta ile avlanacaksa yem olarak ya deniz kurdu, ya da deniz solucanı kullanılıyor.
3
Kalkan
Bir başka Karadeniz balığı olan kalkan için en uygun zaman Aralık-Şubat ayları. Kumluk, çamurluk ve midyelik alanlarda yaşıyor. Avcılığı dip ağları ve paraketay ile yapılıyor. Paraketa çok uzun binlerce iğnesi olan bir olta ve bununla kalkan avlamak zahmetli bir iş. Kalkan insanlar kadar köpekbalıkları ve yunusların da mönülerinin başında yer alıyor.
2
Lüfer
Lüferin AÄŸustos-Kasım ayları arasında yenmesi tavsiye ediliyor. En lezzetli lüfer Ä°stanbul BoÄŸazı’ndan çıkıyor. Küçükten büyüğe defne yaprağı, çinekop, kaba çinekop, sarı kanat, lüfer, kaba lüfer ve kofana adlarını alıyor. Ä°stanbul BoÄŸazı’nda Yeniköy Feneri, Çengelköy, Vaniköy, Ãœsküdar ve Kumkapı baÅŸlıca av yerleri. Balıkçılar kurnaz balığı avlamak için uzun olta, at-çek, kamış ve mavruka ya da çarpma kullanıyor.
1
Mercan
Lezzeti kadar pembe rengiyle görünümü de güzel olan bir balık. Temmuz-Haziran ayları arasındaki av yasağı döneminde yemek için ideal. Her yerden çıkıyor ama Ege mercanı daha bir meşhur. Bir tanesinin ağırlığı 15-20 kiloya kadar çıkabiliyor, fakat lezzet açısından yarım ile bir kilo arası olanları makbul. En verimli ayları nisan ve mayıs. Başlıca yemleri arasında kalamar, karides ve midye var.
Palamut sadece ben değil çevremdeki bir çok insanın da lezzeti ve uygun fiyatı nedeniyle son birkaç yıldır en favori lezzetleri arasında. Buğulaması,ızgarası,kızartması derken kendisi son zamanlarda kuş gribi nedeniyle tavuktan, kolestrolden dolayı kırmızı etten uzak durmak isteyen biz zorunlu otculların kurtarıcısı oldu.
Palamut avı AÄŸustos ayında baÅŸlar. Önce Karadeniz’den sürüler halinde vanoz ve çingene palamutu, Eylül’den itibaren de palamut gelmeye baÅŸlar. En lezzetli zamanı da Eylül başından Åžubat ortalarına kadar olan zamandır. Bu mevsimde çok yaÄŸlı olduÄŸundan tavası biraz ağır kaçar. Bu nedenle ızgarası ve fırını tavsiye edilir. Aynı mevsimde yahnisi de harika olur. DiÄŸer mevsimlerde tavası yapılabilir. Palamut siyah etli bir balık olduÄŸundan buÄŸulaması ve çorbası tavsiye edilmez.
Palamutun boyuna göre isimlendirilmesi aşağıdaki gibidir:
- 20 cm’ ye kadar........................ palamut vanozu
- 20-30 cm arası..........................çingene palamutu
- 31-40 cm arası..........................palamut
- 40-45 cm arası..........................kestane palamutu
- 45-50 cm arası .........................zindandelen
- 51-60 cm arası..........................torik
- 61-65 cm arası..........................sivri
- 65-70 cm arası..........................altıparmak
- 70 cm’ den büyük......................zindandelen
Torik ve toriğin büyük boyları palamuttan daha çok yağlıdır. Bu nedenle tuzlama ve lakerdası tercih edilir. (ntvmsnbc.com)
Ülkemizin gurur kaynağı değerli kardiyolog Mehmet Öz'ünde bildirdiği gibi haftada en az iki kez balık yeyin. Yedirin ...
Benden çok basit bir palamut tarifi. Pamutları dilimler halinde ayıklattıktan sonra Aliminyum folyayla kaplanmış fırın tepsisine yerleştirin. Aralarına dilimlenmiş patates, soğanları ve limon dilimlerini koyun. Üzerine 2 diş sarımsak, yarım çay bardağı zeytinyağı, bir limon suyu ve biberiyeden oluşmuş karışımı dökün ve fırına verin. Önceden ısıtılmış 220 derecelik fırında 20 dk pişirdikten sonra ızgara da 5 dk alt ve üstünü kızartın. Yemeden önce resimdekine benziyor. Afiyet olsun.
Palamut avı AÄŸustos ayında baÅŸlar. Önce Karadeniz’den sürüler halinde vanoz ve çingene palamutu, Eylül’den itibaren de palamut gelmeye baÅŸlar. En lezzetli zamanı da Eylül başından Åžubat ortalarına kadar olan zamandır. Bu mevsimde çok yaÄŸlı olduÄŸundan tavası biraz ağır kaçar. Bu nedenle ızgarası ve fırını tavsiye edilir. Aynı mevsimde yahnisi de harika olur. DiÄŸer mevsimlerde tavası yapılabilir. Palamut siyah etli bir balık olduÄŸundan buÄŸulaması ve çorbası tavsiye edilmez.
Palamutun boyuna göre isimlendirilmesi aşağıdaki gibidir:
- 20 cm’ ye kadar........................ palamut vanozu
- 20-30 cm arası..........................çingene palamutu
- 31-40 cm arası..........................palamut
- 40-45 cm arası..........................kestane palamutu
- 45-50 cm arası .........................zindandelen
- 51-60 cm arası..........................torik
- 61-65 cm arası..........................sivri
- 65-70 cm arası..........................altıparmak
- 70 cm’ den büyük......................zindandelen
Torik ve toriğin büyük boyları palamuttan daha çok yağlıdır. Bu nedenle tuzlama ve lakerdası tercih edilir. (ntvmsnbc.com)
Ülkemizin gurur kaynağı değerli kardiyolog Mehmet Öz'ünde bildirdiği gibi haftada en az iki kez balık yeyin. Yedirin ...
Benden çok basit bir palamut tarifi. Pamutları dilimler halinde ayıklattıktan sonra Aliminyum folyayla kaplanmış fırın tepsisine yerleştirin. Aralarına dilimlenmiş patates, soğanları ve limon dilimlerini koyun. Üzerine 2 diş sarımsak, yarım çay bardağı zeytinyağı, bir limon suyu ve biberiyeden oluşmuş karışımı dökün ve fırına verin. Önceden ısıtılmış 220 derecelik fırında 20 dk pişirdikten sonra ızgara da 5 dk alt ve üstünü kızartın. Yemeden önce resimdekine benziyor. Afiyet olsun.
Dün akşamın menüsü pesto soslu makarna ve marine edilmiş kuzu külbastıydı.Haftasonu sevgili dostum Sertan'a yaptığım ikea işkencesi sırasında aldığım beyaz tabaklarla fotoğraf çekeyim dedim.Fotoğrafçılıkda yavaş yavaş ilerlememe rağmen makro çekimlerde yemek apayrı bir alan.Yemek fotoğrafı çekmek çok sevdiğim çok keyif aldığım bir iş.Ama doğru ışık ayarlamak gerçekten zor.İlave flaş gereksinimi var ama tabi ki bende onlar yok.Mümkün olduğu kadar ışık alan yerlerde çekmeye çalışıyorum fotoğrafları.Kusurlarımı affedin diyorum şimdiden :)
Pesto'nun tarifini vermiştim daha önce.Şimdide külbastının tarifini vermek istiyorum.Etleri mutlaka marine etmeye çalışıyorum pişirmeden.İşinize yarayacağını umduğum bir bilgi vereyim.etleri marine etmek için öyle bir gün öncesinden işlem yapmak zorunda değilsiniz.Yarım saat öncesinden de etler marine edilebilir.O zaman malzemedeki şarabın yerini limon suyu almalı sadece.Şarap eti 24 saatte marine eder,limon suyu yarım saatte :)
Ben etleri bir gün önce bir çaybardağı zeytinyağı,yarım çaybardağı beyaz şarap,bir sarımsak(ince doğranmış) ,bir tatlı kaşığı diken kekik (biberiye benzeri kekik) 'ten oluşan sosta dolapta dinlendirdim.Ertesi gün biraz yağla tavada yaklaşık yarım saat kadar etleri kızarttım.(Et yarım kiloydu bu arada) kızarttığım tavada kalan etin yağına bir kaşık un serptim.Kısık ateşte unu kavurduktan sonra etin içinde olduğu marine sosunu ve bir bardak et suyunu tavaya ekledim.Bu tip soslar hem çok kolay hem çok lezzetli oluyor.Her tür tavuk ve etin suyuyla yapabiliyorsunuz çok farklı bir tat veriyor.Bu sosuda ilave ederek eti 10 dk. kadar fırında pişirdim.Ve üzerine sostan ilave ederek servis yaptım.Afiyet olsun.
Haftasonları ,hafta içi kahvaltı olarak yenilmesi için poğaça ,kurabiye türü birşeyler yapmaya çalışıyorum. Bu tip durumlarda en büyük kurtarıcım klasik peynirli poğaçalar. Hem çok lezzetli oluyorlar hem de doyurucu.Eğer sıcak sıcak bitmezse haftaiçi kahvaltıları içinde en iyi seçim oluyor ama ben şimdiye kadar Salı gününe kadar ulaştıklarını görmedim.
Tarifi şöyle: Malzemeleri:2 yumurta(sarısının birini üstü için ayırın), 1/2 paket margarin,1 çb sıvıyağ,1 tatlı kaşığı tuz ,bir çimdik şeker,2 kahve fincanı süt ,1 paket maya, aldığı kadar un. Aslında gerisi çok basit.Tüm malzemeyi karıştırıp kulak memesi kıvamında bir hamur elde ediyorsunuz.Bu hamurdan yumruk büyüklüğünde parçalar koparıp onları avucunuzda yuvarlak olarak açıyorsunuz(çok inceltmeyin). Ortasına koyacağınız malzemeyi(ben bu sefer rendelenmiş kaşar koydum, eriyip hamura da karışmış pek güzel olmuş) yerleştirip kenarlarından yuvarlak bir şekilde topluyorsunuz. Üzerine yumurta sarısı sürüp ,bir de susam ekip 170 derecede 5 dakika önce yakmış olduğunuz fırına koyuyorsunuz. Çok çabuk pişiyor vallahi 20 dk falan sürdü sanırım pişmesi. Gayet de lezzetli oluyor.
Herkese afiyet olsun.
Uzun zamandır elim erip yemek bloglarıma yazamıyorum.Yemek yapmadığımdan değil aslında.Ama tatil,yaz derken hafif şeylerle geçiştiriyor insan.Ve mutfak o kadar sıcak ki ..Orada az kalmak istiyor :)
Geçtiğimiz cumartesi bu günlerin öcünü alarak neredeyse tüm günümü mutfakta geçirdim denebilir.Bu arada uzun zamandır yapmayı istediğim bir şeyi yapmaya vaktim oldu.Çeşitli çikolatalar.Jacques Torres ismini benim gibi Home Tv'ye bütün gün bağlanıp kalanlar iyi bilirler.Bkz.http://www.jacquestorres.com/
Kendisi dünyanın en önemli çikolata şeflerinden biridir ve programında inanılmaz çikolata şaheserleri yaratır.Bende tarifi ondan almıştım.Aslında çok basit bir truffle tarifiydi ama ..Hayal gücü...
Size gereken en basit iki malzeme ÅŸu:
200 ml krema
400 gr. kuvertür çikolata
Efendim krema bildiğiniz markette satılan krema.Kuvertür çikolata ise bir çok pastanede bulunabiliyor.Yeni aldığım bir istihbarata göre(Nergis'ten) kahve dünyası çikolata fondü sevenler için kuvertür çikolata satıyormuş.Ben evde olan ,arkadaşlarımın yurtdışından getirdiği %70 kakaolu bitter çikolataları kullandım.Tamamen zevkinize kalmış.
Aslında olay çok basit.Krema kaynatılır.İnce kıyılmış çikolatalar içine atılarak eritilir.Bu karışım dolaba konarak iki saat kadar donması beklenir.Sonra donmuş çikolataya şekiller verilir.İşte bu truffle.İstediğiniz her tür kuruyemiş ile lezzetini arttırabileceğiniz basit bir tarif.Peki ben ne yaptım.200 gr. kremayı içinde 3-4 dal nane ile kaynattım.İçine bir çimdik tuz,bir çay kaşığı nane yağı ve bir çay kaşığı portakal yağı ilave ettim.İşte farkı bunlar yarattı.Kaynayan kremanın içinde ince kıydığım çikolataları erittim.Sonra ikeadan almış bulunduğum(amacım sırf bu iş için kullanmaktı zaten alırken) kalp şeklindeki silikon kalıpların içini portakal yağı ile yağladım.(Ben yağı döküp fazlasını akıttım ama size önerim bir eski sprey şişesini iyice temizleyip yağı içine koyun.Püskürterek daha kolay olabilir.)Erimiş çikolatadan birer tatlı kaşığı alarak kalıbın içine döküp kalıbı vurarak yerleşmesini sağladım.Sonra avucumda yuvarladığım sakız macunlarından bu kalplerin içine yerleştirdim.Sonra yine bir tatlı kaşığı kadar çikolata ile üstlerine kadar doldurdum.Kalıbı vurararak iyice yerleşmelerini sağlarsanız boşluklar olmaz.Sonuçlar aşağıda...
Kalan malzemeyi içine iri dövülmüş findik,bir çay kaşığı daha portakal yağı ekleyerek dolaba kaldırdım.Bir kaşıkta nescafe.2 saat kadar sonra istediğim kıvama gelmişlerdi.Kaşıklarla alarak küçük toplar yaptım ve o topların bazılarını fındığa,bazılarını kahveye,bazılarını hindistan cevizine buladım.
İlk denemem için başarılı diyebilirim ama hayal gücüm durmuyor bu bayram çikolataları kesin ben yapıcam ve harika fikirlerim var :)
Geçtiğimiz cumartesi bu günlerin öcünü alarak neredeyse tüm günümü mutfakta geçirdim denebilir.Bu arada uzun zamandır yapmayı istediğim bir şeyi yapmaya vaktim oldu.Çeşitli çikolatalar.Jacques Torres ismini benim gibi Home Tv'ye bütün gün bağlanıp kalanlar iyi bilirler.Bkz.http://www.jacquestorres.com/
Kendisi dünyanın en önemli çikolata şeflerinden biridir ve programında inanılmaz çikolata şaheserleri yaratır.Bende tarifi ondan almıştım.Aslında çok basit bir truffle tarifiydi ama ..Hayal gücü...
Size gereken en basit iki malzeme ÅŸu:
200 ml krema
400 gr. kuvertür çikolata
Efendim krema bildiğiniz markette satılan krema.Kuvertür çikolata ise bir çok pastanede bulunabiliyor.Yeni aldığım bir istihbarata göre(Nergis'ten) kahve dünyası çikolata fondü sevenler için kuvertür çikolata satıyormuş.Ben evde olan ,arkadaşlarımın yurtdışından getirdiği %70 kakaolu bitter çikolataları kullandım.Tamamen zevkinize kalmış.
Aslında olay çok basit.Krema kaynatılır.İnce kıyılmış çikolatalar içine atılarak eritilir.Bu karışım dolaba konarak iki saat kadar donması beklenir.Sonra donmuş çikolataya şekiller verilir.İşte bu truffle.İstediğiniz her tür kuruyemiş ile lezzetini arttırabileceğiniz basit bir tarif.Peki ben ne yaptım.200 gr. kremayı içinde 3-4 dal nane ile kaynattım.İçine bir çimdik tuz,bir çay kaşığı nane yağı ve bir çay kaşığı portakal yağı ilave ettim.İşte farkı bunlar yarattı.Kaynayan kremanın içinde ince kıydığım çikolataları erittim.Sonra ikeadan almış bulunduğum(amacım sırf bu iş için kullanmaktı zaten alırken) kalp şeklindeki silikon kalıpların içini portakal yağı ile yağladım.(Ben yağı döküp fazlasını akıttım ama size önerim bir eski sprey şişesini iyice temizleyip yağı içine koyun.Püskürterek daha kolay olabilir.)Erimiş çikolatadan birer tatlı kaşığı alarak kalıbın içine döküp kalıbı vurarak yerleşmesini sağladım.Sonra avucumda yuvarladığım sakız macunlarından bu kalplerin içine yerleştirdim.Sonra yine bir tatlı kaşığı kadar çikolata ile üstlerine kadar doldurdum.Kalıbı vurararak iyice yerleşmelerini sağlarsanız boşluklar olmaz.Sonuçlar aşağıda...
Kalan malzemeyi içine iri dövülmüş findik,bir çay kaşığı daha portakal yağı ekleyerek dolaba kaldırdım.Bir kaşıkta nescafe.2 saat kadar sonra istediğim kıvama gelmişlerdi.Kaşıklarla alarak küçük toplar yaptım ve o topların bazılarını fındığa,bazılarını kahveye,bazılarını hindistan cevizine buladım.
İlk denemem için başarılı diyebilirim ama hayal gücüm durmuyor bu bayram çikolataları kesin ben yapıcam ve harika fikirlerim var :)
Resimde gördüğünüz tatlı dünyanın en basit ve en lezzetli şeylerinden biri benim için. Sağolsun en iyi dostum Serap öğretti bana. Yapılışı öyle kolay ve öyle az vakit alıyor ki sonucun bu olacağına inanamıyorsunuz. Efendim önce evde çikolatalı sos,süt,cici bebe büsküi ve krem şanti olduğundan emin oluyorsunuz. Yoksa da bir koşu markete gidip alıyorsunuz. Sonra cicibebeleri bir borcama ikiye kırarak yayıyorsunuz(derin bir kapta daha iyi oluyor ama ben bu sefer dikdörtgen bir tepside yaptım. Servisi daha kolay). Sonra çikolatalı sosu arkasındaki tarife uygun pişiriyorsunuz ve bisküvilerin üzerine döküyorsunuz.
Bisküviler sosun etkisiyle yumuşuyor ama sizde biraz karıştırark sosun daha iyi nüfuz etmesini sağlayabilirsiniz. Karışım soğurken diğer yanda 2 paket krem şantiyi 1,5 bardak sütle hazırlıyorsunuz. Ve çikolatalı biskülerin üzerine yayıyorsunuz. Herşey bu kadar. Farkıl bir tat vermek için büskülerin arasına fındık kırığı serpebilirsiniz. Benim yaptığım gibi büsküileri biraz baileys ile ıslatabilirsiniz. Araya çikolata parçaları serpebilirsiniz tamamen sizin hayal gücünüze kalmış. Ben üzerine çikolata rendeleyip dolaba koyuyorum. Bir saat kadar bekleyip donunca harika ve hafif bir tatlı oluyor... Afiyet olsun .
Dedim ya bu haftasonu yemek yapasım vardı .Parti cuma gecesi başladı.Ali Nazik Kebabının yeni bir yorumu ile .
Kendisi klasik yapım ile başlıyor.ocak üzerinde güzelce közlenmiş olan patlıcanlar iyice ezilerek püre kıvamına getirilir.Sonra süzme yoğurt ve dövülmüş sarımsak ile karıştırılır.
üstü için ben 1/2 kilo kuzu etini ince doğranmış bri baş soğan ile iyice suyunu çekene kadar pişirdim.Daha sonra üzerine rendelenmiş bir domates ekledim ve domatesi çektirdim.Et çok güzel pişmişti .
Alta koyduğum patlıcanlı karışımın üzerine etten yerleştirdim.Sonuç yukarıda.
Haftasonunun ikinci etkinliği cumartesi akşam ki rakı sofrası idi.Sofrada klasikler patlıcan salatası,yoğurtlu patlıcan,yoğurtlu kırmızı biber,turp otu salatası ve şakşuka var idi.Klasik, tariflerini herkesin bildiği mezelerdi ama çok lezzetlilerdi.
Eh sohbetin lezzetinden sanırım :)
Hayatta daha büyük keyifler varmı ?
Açıkcası ben bu çikolata yapma işini çok sevdim.Daha öncede söylediğim gibi bayram çikolataları konusunda sıvadım kolları ve ortaya bu çiçek çıktı işte
Åžaka bir yana bu sefer yaparken mümkün olduÄŸu kadar her anını kareledik çikolata yapının.Onları paylaÅŸmak istedim sizinle.Yine süreç çok farklı deÄŸil aslında.Yani aslolan kremanın içine istediÄŸiniz çeÅŸnileri koyarak çikolatanızı deÄŸiÅŸik lezzetlere ulaÅŸtırmak.Mesela biz bu kez karanfil ve muskatlıyı denedik.Bu Ä°stanbul Butterfly Pastanelerinin spesiyallerinden biriymiÅŸ DeÄŸiÅŸik bir tat oldu gerçekten.Portakal ve fındık,ceviz krokan diÄŸer denediÄŸimiz çeÅŸitlerimizdi.Birde bol fındıklı ve kahveli truffle’larımız vardı.(Kahveyi azıcık fazla dökünce çok yumuÅŸak oldular bizde onları fındıkla topladık ne olmuÅŸ )
Evet buyurun çikolata macerasına )))))
Åžaka bir yana bu sefer yaparken mümkün olduÄŸu kadar her anını kareledik çikolata yapının.Onları paylaÅŸmak istedim sizinle.Yine süreç çok farklı deÄŸil aslında.Yani aslolan kremanın içine istediÄŸiniz çeÅŸnileri koyarak çikolatanızı deÄŸiÅŸik lezzetlere ulaÅŸtırmak.Mesela biz bu kez karanfil ve muskatlıyı denedik.Bu Ä°stanbul Butterfly Pastanelerinin spesiyallerinden biriymiÅŸ DeÄŸiÅŸik bir tat oldu gerçekten.Portakal ve fındık,ceviz krokan diÄŸer denediÄŸimiz çeÅŸitlerimizdi.Birde bol fındıklı ve kahveli truffle’larımız vardı.(Kahveyi azıcık fazla dökünce çok yumuÅŸak oldular bizde onları fındıkla topladık ne olmuÅŸ )
Evet buyurun çikolata macerasına )))))
İnsan hastalandığı zaman vücudu kesinlikle bir tuhaf çalışıyor.
Ä°yiyken yapmak istemeyeceÄŸiniz herÅŸeyi hastayken yapmak isteyebiliyorsunuz mesela.Hani ayaÄŸa kalkacak mecaliniz yok ya iÅŸkence olsun maksat.
Benimde ezogelin çorba yapasım tuttu.Buyrın size tarifi.
Malzemeler:
- 1 su bardağı kırmızı mercimek
- 1 kahve fincanı bulgur (türk kahvesi fincanı)
- Yarım kahve fincanı pirinç
- 1 adet orta boy soÄŸan
- 2 diş sarımsak
- 2-3 yemek kaşığıtereyağı
- 7 su bardağı su
- tuz
- 2 yemek kaşığı un
- 1 yemek kaşığı salça
- 1 tatlı kaşığı nane
- 1 tatlı kaşığı kırmızı biber
- 2 yemek kaşığı sıvıyağ
- 2 su bardağı su
Öncelikle soğan ve sarımsağı küçük küçük doğrayın.(gerçekten küçük bu çorba blenderdan geçmiyor) Tereyağını tencereye alıp kızdırın. Soğan ve sarımsağı ekleyerek hafifçe pembeleşinceye kadar kavurun.Pembeleşen soğanlara mercimek, bugur ve pirinci ekleyerek 1 dakika daha kavurun,tuz ve 7 su bardağı su ilave ederek orta ateşte kaynamaya bırakın.Daha büyük bir tencereye sıvıyağı alın. Üzerine unu ekleyerek kavurun. Kavurduğunuz una salçayı ekleyin ve 1 dakika daha kavurun.Baharatları ekleyerek karıştırın ve 2 su bardağı kadar sıcak suyu ekleyerek topak kalmaması için karıştırmaya devam edin ardından diğer tenceredeki bakliyatları bu tencereye boşaltın ekleyin ve karıştırın,hepsini 1-2 taşım kaynatıp ocaktan alın. İsteğe göre kavrulmış yağ ve biber ve nane ile servis yapın.(Benim gibi kendiniz için acı tercih ederseniz acı biberi bu şekilde ilave etmek daha iyi olabilir.)
Afiyet olsun
YOUTUBE KANALIM
Hakkımda
- maikedi
- İzmirli... Atatürkçü.... Kafası hep karışık... Bunlargillerden... Anarşit... Akdenizli olmaktan gurur duyuyor .... Akdenizli olmak hayata karşı bir duruştur sanırım. Akdenizli olmak ; kanının deli akmasıdır, bağıra çağıra konuşmaktır, kalabalık aile sofralarıdır, kapı gıcırtısına oynamaktır, şarkılara ayakla ritm tutmaktır, zeytindir,zeytinyağıdır, teninin güneş yanığı rengini yıl boyu korumasıdır, güzel kızlardır, yakışıklı erkeklerdir, damak zevkidir, daha ötesi hayat zevkidir... Yani Akdenizli olmak bir ülkenin ötesinde bir iç denizin çevresinde yaşayan tüm insanların o deniz gibi rengarenk,kah huzurlu,kah deli dolu olmasıdır.Bir ülkeye değil bir denize kendini ait hissetmektir.
Popular Posts
-
Yıllardır alayım mı alsam mı diye düşünmekteydim ama bir türlü sıra gelmemişti Tefal Actifry almaya.Yakın arkadaşlarım iyi bilirler bir ürü...
-
Bir gün yazacağım sana Çizgisiz bir beyaz kağıda Ben seni çok sevdim Başka da bir diyeceğim yok ...
-
Başından dökülen suyun serinliği biraz kendine gelmesini sağlamıştı. Su damlalarının çıplak vücudundan süzülmesini izlerken gözleri halıda...
Devrim niteliğindeki DeFi Protokolü IPOR 22 Mart 2023'te Bitget'te listelenecek
Bitget, geleneksel finans oyuncuları için IPOR pratik çözümü ile DeFi ve TradFi arasındaki boşluğu dolduracak Victoria, Seyşeller, 20 Ma...