Muazzam bir gösteri mutlaka izleyin
Bu Blogda Ara
Bugün sizden bir sey isteyecegim.
Sakin kimseye ''Seni seviyorum'' demeyin.
Lütfen!.
Kullanmayin artik bu sözü.
Baska bir sey deyin birbirinize onun yerine.
Duygulariniza daha denk düsen bir sey...
Benim aklima gelmiyor ama siz bulursunuz.
Ne de olsa sizin duygulariniz...
Hayir, içini dolduracaksaniz ''Seni seviyorum''un, bir diyecegim yok.
Ama umudum da yok.
''Seni seviyorum'' öyle ''Kendine iyi bak'' gibi bir söz degildir, laf olsun diye söylenen...
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde hakkini vereceksiniz. Bir kere onu gerçekten seviyor olmaniz lazim.
Yani öyle dokununca geçiverecek arzularla falan karistirmayacaksiniz.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, o biri en az tuttugunuz takim kadar önemli olacak hayatinizda.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, bir saat eksik uyumayi göze alabileceksiniz onu daha çok görmek ugruna.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, elini tutmak da önemli olacak baska seyler kadar.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, ''Sevgilimsin'' de demis oldugunuzu bileceksiniz.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, onu özleyecek, düsünecek, merak edeceksiniz.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, onun gözü telefonda (evet, cep telefonu çiktigindan beri kulak degil gözler telefonda) aramanizi bekledigini unutmayacaksiniz.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, ona sürprizler yapmayi, ufak hediyeler almayi ihmal etmeyeceksiniz.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, ona siirler okuyacak hatta kabiliyetiniz varsa, yazacaksiniz da.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, sarkidaki gibi, ellerinizde çiçeklerle kapisinda bekleyeceksiniz.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, belki ömrünüzün sonuna kadar degil ama hiç olmazsa yarin, öbür gün de seveceginizden emin olacaksiniz.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, ayni zamanda ''Free takilalim'' da diyemeyeceginizi bileceksiniz.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, o asktan söz ederken siz ''Ben almayayim, alana da mani olmayayim'' demeyeceksiniz.
Nasil?
Çok mu zor?
Fazla mi zahmetli?
Insanin birini sevip sevmedigi tam da böyle belli oluyormu arkadaslar?.
Sevmeyince ''is'' gibi geliyor bütün bu saydiklarim.
O zaman ''Seni seviyorum'' demeyeceksiniz.
Bu kadar basit.
Bir gün farkinda olmadan bütün bunlari yapiyor oldugunuzu görünceye kadar.
Simdi ''Ne var bunda?
Keske herkes birbirine bolca 'Seni seviyorum' dese' diye düsünenler olacaktir.
Iyi.
O zaman birbirini gerçekten sevenler yeni bir söz bulsunlar söyleyecek. ''Seni seviyorum'' orta malı olsun. Zaten oldu olacağı kadar.
PAKÄ°ZE SUDA
Sakin kimseye ''Seni seviyorum'' demeyin.
Lütfen!.
Kullanmayin artik bu sözü.
Baska bir sey deyin birbirinize onun yerine.
Duygulariniza daha denk düsen bir sey...
Benim aklima gelmiyor ama siz bulursunuz.
Ne de olsa sizin duygulariniz...
Hayir, içini dolduracaksaniz ''Seni seviyorum''un, bir diyecegim yok.
Ama umudum da yok.
''Seni seviyorum'' öyle ''Kendine iyi bak'' gibi bir söz degildir, laf olsun diye söylenen...
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde hakkini vereceksiniz. Bir kere onu gerçekten seviyor olmaniz lazim.
Yani öyle dokununca geçiverecek arzularla falan karistirmayacaksiniz.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, o biri en az tuttugunuz takim kadar önemli olacak hayatinizda.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, bir saat eksik uyumayi göze alabileceksiniz onu daha çok görmek ugruna.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, elini tutmak da önemli olacak baska seyler kadar.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, ''Sevgilimsin'' de demis oldugunuzu bileceksiniz.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, onu özleyecek, düsünecek, merak edeceksiniz.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, onun gözü telefonda (evet, cep telefonu çiktigindan beri kulak degil gözler telefonda) aramanizi bekledigini unutmayacaksiniz.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, ona sürprizler yapmayi, ufak hediyeler almayi ihmal etmeyeceksiniz.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, ona siirler okuyacak hatta kabiliyetiniz varsa, yazacaksiniz da.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, sarkidaki gibi, ellerinizde çiçeklerle kapisinda bekleyeceksiniz.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, belki ömrünüzün sonuna kadar degil ama hiç olmazsa yarin, öbür gün de seveceginizden emin olacaksiniz.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, ayni zamanda ''Free takilalim'' da diyemeyeceginizi bileceksiniz.
Birine ''Seni seviyorum'' dediginizde, o asktan söz ederken siz ''Ben almayayim, alana da mani olmayayim'' demeyeceksiniz.
Nasil?
Çok mu zor?
Fazla mi zahmetli?
Insanin birini sevip sevmedigi tam da böyle belli oluyormu arkadaslar?.
Sevmeyince ''is'' gibi geliyor bütün bu saydiklarim.
O zaman ''Seni seviyorum'' demeyeceksiniz.
Bu kadar basit.
Bir gün farkinda olmadan bütün bunlari yapiyor oldugunuzu görünceye kadar.
Simdi ''Ne var bunda?
Keske herkes birbirine bolca 'Seni seviyorum' dese' diye düsünenler olacaktir.
Iyi.
O zaman birbirini gerçekten sevenler yeni bir söz bulsunlar söyleyecek. ''Seni seviyorum'' orta malı olsun. Zaten oldu olacağı kadar.
PAKÄ°ZE SUDA
sen "9 eylül" dersin iki kelime
ben değişen yazgı anlarım
özgür anlarım, bağımsızlık,
sen "izmir" dersin iki heceyle
ben sevinçten ağlarım
tarihin başı mı dönmüş
şimşek hızı geldiklerinde?
şaşırmış mı toprak
ayakları yere değmeyen atlar geçerken?
önce deniz mi görmüş
kavruk yüzlü neferleri?
bugün 9 eylül
tam sırasıdır canlandırmanın hatıraları...
sen 9 eylül dersin iki kelime
ben onurlu bir halk anlarm
rüzgarın çevirdiği sayfa anlarım
sen "izmir" dersin iki hece
ben saygıyla ayağa kalkarım...
* haluk iÅŸik
ben değişen yazgı anlarım
özgür anlarım, bağımsızlık,
sen "izmir" dersin iki heceyle
ben sevinçten ağlarım
tarihin başı mı dönmüş
şimşek hızı geldiklerinde?
şaşırmış mı toprak
ayakları yere değmeyen atlar geçerken?
önce deniz mi görmüş
kavruk yüzlü neferleri?
bugün 9 eylül
tam sırasıdır canlandırmanın hatıraları...
sen 9 eylül dersin iki kelime
ben onurlu bir halk anlarm
rüzgarın çevirdiği sayfa anlarım
sen "izmir" dersin iki hece
ben saygıyla ayağa kalkarım...
* haluk iÅŸik
Akdenizli olmak hayata karşı bir duruştur sanırım.
Akdenizli olmak ;
kanının deli akmasıdır,
bağıra çağıra konuşmaktır,
kalabalık aile sofralarıdır,
kapı gıcırtısına oynamaktır,
şarkılara ayakla ritm tutmaktır,
zeytindir,zeytinyağıdır,
teninin güneş yanığı rengini yıl boyu korumasıdır,
güzel kızlardır,
yakışıklı erkeklerdir,
damak zevkidir,
daha ötesi hayat zevkidir...
Yani Akdenizli olmak bir ülkenin ötesinde bir iç denizin çevresinde yaşayan tüm insanların o deniz gibi rengarenk,kah huzurlu,kah deli dolu olmasıdır.Bir ülkeye değil bir denize kendini ait hissetmektir.
Akdenizli olmak ;
kanının deli akmasıdır,
bağıra çağıra konuşmaktır,
kalabalık aile sofralarıdır,
kapı gıcırtısına oynamaktır,
şarkılara ayakla ritm tutmaktır,
zeytindir,zeytinyağıdır,
teninin güneş yanığı rengini yıl boyu korumasıdır,
güzel kızlardır,
yakışıklı erkeklerdir,
damak zevkidir,
daha ötesi hayat zevkidir...
Yani Akdenizli olmak bir ülkenin ötesinde bir iç denizin çevresinde yaşayan tüm insanların o deniz gibi rengarenk,kah huzurlu,kah deli dolu olmasıdır.Bir ülkeye değil bir denize kendini ait hissetmektir.
harika bir bob marley şarkısına eğlenceli bir yorum...
herşey güzel olacak mı dersin?
herşey güzel olacak mı dersin?
pencereden gelen yasemin kokusu dolduruyor
içimdeki boÅŸlukları…
yoksun...
biliyorum her söz yalan,
her ten isyan bu gece.
gözlerini özlüyorum en çok,
ve sığınmayı gövdenin zehirli gölgesine…
bir ÅŸiÅŸe votka ile yad ediyorum ismini,
sevda diye yazıp adının karşısını boş bıraktığım cümlelerde.
yoksun...
sen ki hiç bilmediğim bir şehirde,
benden uzak yeni bir hikaye yazıyorsun,
muhtemelen beni düşünmüyorsun...
öznesi yüklemi özlem
devrik bir cümle
ÅŸimdi bana kalan bu ÅŸiirde...
içimdeki boÅŸlukları…
yoksun...
biliyorum her söz yalan,
her ten isyan bu gece.
gözlerini özlüyorum en çok,
ve sığınmayı gövdenin zehirli gölgesine…
bir ÅŸiÅŸe votka ile yad ediyorum ismini,
sevda diye yazıp adının karşısını boş bıraktığım cümlelerde.
yoksun...
sen ki hiç bilmediğim bir şehirde,
benden uzak yeni bir hikaye yazıyorsun,
muhtemelen beni düşünmüyorsun...
öznesi yüklemi özlem
devrik bir cümle
ÅŸimdi bana kalan bu ÅŸiirde...
Ben Elif Åžafak okurlarından deÄŸilim.Baba ve Piç’i çok merak edip almama raÄŸmen bir türlü okuyamamışımdır.Bu huy bende son 4-5 yıldır peydah oldu.Lise ve Ãœniversite yıllarında neredeyse bir okuma ishaline tutulmuÅŸtum .Elime ne geçerse büyük bir açlıkla okuyordum.O devirden okuduÄŸum çoÄŸu kitabı bu sebeple sanırım ÅŸu an hatırlamıyorum.YaÅŸ ilerledikçe daha seçici olmaya baÅŸladım.Bu kontrollü bir ÅŸey deÄŸil aslında.Bir kitabı elime alıp istesem de 50. sayfasından öteye gidemeyebiliyorum.
Neyse nereden nereye geldik.AÅŸk ÅŸu dönemde severek okuduÄŸum kitaplardan biri oldu.Bunun asıl sebebi belki Åžems ve Mevlana’ya duyduÄŸum kiÅŸisel ilgiydi ama iyi bir dili olan ve ustaca akan bir kitap.Kitap ta ben dahil bir çok insanın etkilemiÅŸ 40 kural akıyor.Bunları sizinle de paylaÅŸmak istedim.
Ä°ÅŸte Elif Åžafak’ın deyimi ile ;
Gönlü Geniş Ruhu Gezgin Sufi Meşreplilerin 40 Kuralı
1. kural: yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. şayet tanrı dedi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla. yok, eğer, tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
2. kural: hak yolunda ilerlemek yürek işidir,akıl işi değil.kılavuzun daima yüreğin olsun,omzun üstünde ki kafan değil.nefsini bilenlerden ol silenlerden değil !
3. kural: kur'an dört seviyede okunabilir.ilk seviye zahiri manadır.sonra ki batıni manadır.üçüncü batıninin batınisidir.dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye.
4. kural: kainattatki her zerrede allahın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü o camide, mescitte, kilisede, havrada değil, her an her yerdedir. allahı görüp yaşayan olmadığı gibi, onu görüp ölen de yoktur. kim o nu bulursa, sonsuza dek onda kalır.
5. kural: aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. akıl temkinlidir. korka korka atar adımlarını. aman sakın kendini diye tembihler. halbuki aşk öyle mi? onun tek dediği:
bırak kendini, ko gitsin; alık kolay kolay yıkılmaz. aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. ne varsa harap bir kalpte var
6. kural: şu dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. sen sen ol, kelimelere fazla takılma. aşk konusunda dil zaten hükmünü yitirir. aşık dilsiz olur.
7. kural: şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, hakikati keşfedemezsin. kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.
8. kural: başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. bütün kapılar kapansa bile, sonunda o sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. şükret! istediğini elde edince şükretmek kolaydır. sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.
9. kural: sabretmek, öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. sabır nedir? dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.
10. kural: ne yöne gidersen git, doğu,batı,kuzey ya da güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.
11. kural: ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz. senden yepyeni ve taptaze bir sen zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.
12. kural: aşk bir seferdir. bu sefere çıkan her her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.
13. kural: şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hacı, hoca ,şeyh, şıh var. hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir. tutup da ona hayran olmaya değil.
14. kural:hakkın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim olş. bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın. düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
15. kural: allah, içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldür. tek tek her birimiz tamamlanmamış birsanat eseriyiz. yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermek için tasarlanmıştır. rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler.
16. kural:kusursuzdur ya allah, onu sevmek kolaydır. zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde belebilir. demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, yaradandan ötürü yaratılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir , ne layıkıyla sevebilirsin.
17. kural: esas kirlilik dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yap bağlamış haset ve art niyettir.
18. kural: tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. şeytan, dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil bizzat içimizde bir sestir. şeytanı kendinde ara, dışında, başkalrında değil ve unutma ki nefsini bilen rabbini bilir. başkalarıyla değil sadece kendiyle uğraşan insan sonunda mükafat olarak yaradanı tanır.
19. kural:başkalarından saygı,ilgi ya da sevgi bekliyorsan önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. yakında gül yollayacak demektir.
20. kural: yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. gerisi zaten kendiliğinden gelir.
21. kural: hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık.şayet allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi,hiç şüphesiz öyle yapardı.farklılıklara saygı göstermemek,kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak,hakk'ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.
22. kural: hakiki allah aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur.ama bekri aynı namazgaha girdimi orası ona meyhane olur.şu hayatta ne yaparsak yapalım,niyetimizdir farkı yaratan,suret ile yaftalar değil.
23. kural : yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret.kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar,perişan olur onun için.kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı , kırar ve atar.ya aşırı kıymet verir , ya kıymet bilmeyiz.
aşırılıklardan uzak dur.sufi ne ifrattadırne tefritte.sufi daima orta yerde...
24. kural : madem ki insan eşref-i mahlukattır,yani varlıkların en şereflisi,attığı her adımda allah'ın yeryüzünde ki halifesi olduğunu hatırlayarak ,buna yakışır soylulukta hareket etmelidir.insan yoksul düşse,iftiraya uğrasa,hapse girse,hatta esir olsa bile,gene de başı dik,gözü pek,gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.
25. kural : cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama.ikisi de şu an da burada mevcut.ne zaman birini çıkarsız,hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında.ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak;nefrete,hasede ve kine bulaşsak,tepetaklak cehenneme düşüveririz.
26. kural : kainat yekvücud, tek varlıktır.herşey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır.sakın kimsenin ahını alma;bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını yakma.unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi,tüm insanlığı mutsuz edebilir.ve bir kişinin saadeti herkesin yüzünü güldürebilir.
27. kural : şu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana öyle aksettirir.ağzından hayırlı bir laf çıkarsa,hayırlı laf yankılanır,şer çıkarsa sana gerisin geri şer yankılanır.
öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur,sen o insan hakkında kırk gün kırk gece güzel sözler et.kırk günün sonunda göreceksin herşey değişmiş olacak.senin gönlün değişirse dünya değişir.
28. kural : geçmiş zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret.gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi.ne geleceğimizi bilebilir,ne geçmişimizi değiştirebiliriz.sufi daima şu anın hakikatini yaşar.
29. kural : kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir.bu sebepten,"ne yapalım, kaderimiz böyle"deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir.kader yolun tamamını değil,sadece yol ayrımlarını verir.güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir.öyleyse ne hayatının hakimisin,ne de hayat karşısında çaresizsin.
30. kural : hakiki sufi öyle biridir ki başkaları tarafından kınansa,ayıplansa,dedikodusu yapılsa,hatta iftiraya uğrasa bile,o ağzını açıpta kimse hakkında tek kelime kötü laf etmez.
sufi kusur görmez kusur örter.
31. kural : hakk'a yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı.her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir.kimi bir kaza geçirir,kimi ölümcül bir hastalık,kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp...hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız.ama kimimiz bunda ki hikmeti anlar ve yumuşar; kimimiz ise ,ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.
32. kural : aranızda ki perdeleri tek tek kaldır ki allah'a saf bir aşkla bağlanabilesin.kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma.bilhassa putlardan uzak dur,dost.ve sakın kendi doğrularını putlaştırma.inancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama !
33. kural : bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen hiç ol! menzilin yokluk olsun.insanın çömlekten farkı olmamalı.nasıl ki çömleği tutan dışında ki biçim değil içinde ki boşluk ise,insanı ayakta tutan da benlik zannı değil hiçlik bilincidir.
34. kural : hakk'a teslimiyet ne zayıflı ne edilgenliktir demektir.tam tersine,böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir.teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır;emin bir beldede yaşar.
35. kural : şu hayyat ancak tezatlarla ilerleyebiliriz.mümin içinde ki münkirle tanışmalı,allah'a inanmayan kişi ise içinde ki inananla.insan-ı kamil mertebesine varana kadargıdım gıdım ilerler kişi.ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.
36. kural : hilden,desiseden endişe etme.eğer birileri sana tuzak kuruyor,sana zarar vermek istiyorsa,allah da onlara tuzak kuruyordur.çukur kazanlar o çukura kendileri düşer.bu sistem karşılıklar esasına göre işler.ne bir katre hayır karşılıksız kalır,ne bir katre şer.o'nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz.sen sadece buna inan !
37. kural :allah kılı kırk yarark titizlikle çalışan bir saat ustasıdır.o kadar dakiktir ki sayesinde her şey tam zamanında olur.ne bir saniye erken,ne bir saniye geç.her insan için bir aşık olma zamanı vardır;bir de ölmek zamanı.
38. kural :yaşadığım hayatı değiştirmeye,kendimi dönüştürmeye hazır mıyım ? diye sormak için hiçbir zaman geç değil.kaç yaşında olursak olalım,başımızdan ne geçmiş olursa olsun,tamamen yenilenmek mümkün.
tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa,yazık !
her an her nefeste yenilenmeli.yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.
39. kural : noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır.bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar.ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır.hem bütün hiçbir zaman bozulmaz.her şey yerli yerinde kalır,merkezinde...hem de bir günden bir güne hiçbir şey aynı olmaz.
ölen her sufi için bir sufi daha doğar.
40. kural :aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır.acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım,yoksa dünyevi,semavi ya da cismani diye sorma!ayrımlar ayrımları doğurur.aşk'ın hiçbir sıfat ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
başlı başına bir dünyadır aşk.ya tam ortasındasındır,merkezinde ya da dışındasındır, hasretinde..
Neyse nereden nereye geldik.AÅŸk ÅŸu dönemde severek okuduÄŸum kitaplardan biri oldu.Bunun asıl sebebi belki Åžems ve Mevlana’ya duyduÄŸum kiÅŸisel ilgiydi ama iyi bir dili olan ve ustaca akan bir kitap.Kitap ta ben dahil bir çok insanın etkilemiÅŸ 40 kural akıyor.Bunları sizinle de paylaÅŸmak istedim.
Ä°ÅŸte Elif Åžafak’ın deyimi ile ;
Gönlü Geniş Ruhu Gezgin Sufi Meşreplilerin 40 Kuralı
1. kural: yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. şayet tanrı dedi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla. yok, eğer, tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
2. kural: hak yolunda ilerlemek yürek işidir,akıl işi değil.kılavuzun daima yüreğin olsun,omzun üstünde ki kafan değil.nefsini bilenlerden ol silenlerden değil !
3. kural: kur'an dört seviyede okunabilir.ilk seviye zahiri manadır.sonra ki batıni manadır.üçüncü batıninin batınisidir.dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye.
4. kural: kainattatki her zerrede allahın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü o camide, mescitte, kilisede, havrada değil, her an her yerdedir. allahı görüp yaşayan olmadığı gibi, onu görüp ölen de yoktur. kim o nu bulursa, sonsuza dek onda kalır.
5. kural: aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. akıl temkinlidir. korka korka atar adımlarını. aman sakın kendini diye tembihler. halbuki aşk öyle mi? onun tek dediği:
bırak kendini, ko gitsin; alık kolay kolay yıkılmaz. aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. ne varsa harap bir kalpte var
6. kural: şu dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. sen sen ol, kelimelere fazla takılma. aşk konusunda dil zaten hükmünü yitirir. aşık dilsiz olur.
7. kural: şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, hakikati keşfedemezsin. kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.
8. kural: başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. bütün kapılar kapansa bile, sonunda o sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. şükret! istediğini elde edince şükretmek kolaydır. sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.
9. kural: sabretmek, öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. sabır nedir? dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.
10. kural: ne yöne gidersen git, doğu,batı,kuzey ya da güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.
11. kural: ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz. senden yepyeni ve taptaze bir sen zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.
12. kural: aşk bir seferdir. bu sefere çıkan her her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.
13. kural: şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hacı, hoca ,şeyh, şıh var. hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir. tutup da ona hayran olmaya değil.
14. kural:hakkın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim olş. bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın. düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
15. kural: allah, içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldür. tek tek her birimiz tamamlanmamış birsanat eseriyiz. yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermek için tasarlanmıştır. rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler.
16. kural:kusursuzdur ya allah, onu sevmek kolaydır. zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde belebilir. demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, yaradandan ötürü yaratılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir , ne layıkıyla sevebilirsin.
17. kural: esas kirlilik dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yap bağlamış haset ve art niyettir.
18. kural: tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. şeytan, dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil bizzat içimizde bir sestir. şeytanı kendinde ara, dışında, başkalrında değil ve unutma ki nefsini bilen rabbini bilir. başkalarıyla değil sadece kendiyle uğraşan insan sonunda mükafat olarak yaradanı tanır.
19. kural:başkalarından saygı,ilgi ya da sevgi bekliyorsan önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. yakında gül yollayacak demektir.
20. kural: yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. gerisi zaten kendiliğinden gelir.
21. kural: hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık.şayet allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi,hiç şüphesiz öyle yapardı.farklılıklara saygı göstermemek,kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak,hakk'ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.
22. kural: hakiki allah aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur.ama bekri aynı namazgaha girdimi orası ona meyhane olur.şu hayatta ne yaparsak yapalım,niyetimizdir farkı yaratan,suret ile yaftalar değil.
23. kural : yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret.kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar,perişan olur onun için.kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı , kırar ve atar.ya aşırı kıymet verir , ya kıymet bilmeyiz.
aşırılıklardan uzak dur.sufi ne ifrattadırne tefritte.sufi daima orta yerde...
24. kural : madem ki insan eşref-i mahlukattır,yani varlıkların en şereflisi,attığı her adımda allah'ın yeryüzünde ki halifesi olduğunu hatırlayarak ,buna yakışır soylulukta hareket etmelidir.insan yoksul düşse,iftiraya uğrasa,hapse girse,hatta esir olsa bile,gene de başı dik,gözü pek,gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.
25. kural : cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama.ikisi de şu an da burada mevcut.ne zaman birini çıkarsız,hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında.ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak;nefrete,hasede ve kine bulaşsak,tepetaklak cehenneme düşüveririz.
26. kural : kainat yekvücud, tek varlıktır.herşey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır.sakın kimsenin ahını alma;bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını yakma.unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi,tüm insanlığı mutsuz edebilir.ve bir kişinin saadeti herkesin yüzünü güldürebilir.
27. kural : şu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana öyle aksettirir.ağzından hayırlı bir laf çıkarsa,hayırlı laf yankılanır,şer çıkarsa sana gerisin geri şer yankılanır.
öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur,sen o insan hakkında kırk gün kırk gece güzel sözler et.kırk günün sonunda göreceksin herşey değişmiş olacak.senin gönlün değişirse dünya değişir.
28. kural : geçmiş zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret.gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi.ne geleceğimizi bilebilir,ne geçmişimizi değiştirebiliriz.sufi daima şu anın hakikatini yaşar.
29. kural : kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir.bu sebepten,"ne yapalım, kaderimiz böyle"deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir.kader yolun tamamını değil,sadece yol ayrımlarını verir.güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir.öyleyse ne hayatının hakimisin,ne de hayat karşısında çaresizsin.
30. kural : hakiki sufi öyle biridir ki başkaları tarafından kınansa,ayıplansa,dedikodusu yapılsa,hatta iftiraya uğrasa bile,o ağzını açıpta kimse hakkında tek kelime kötü laf etmez.
sufi kusur görmez kusur örter.
31. kural : hakk'a yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı.her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir.kimi bir kaza geçirir,kimi ölümcül bir hastalık,kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp...hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız.ama kimimiz bunda ki hikmeti anlar ve yumuşar; kimimiz ise ,ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.
32. kural : aranızda ki perdeleri tek tek kaldır ki allah'a saf bir aşkla bağlanabilesin.kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma.bilhassa putlardan uzak dur,dost.ve sakın kendi doğrularını putlaştırma.inancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama !
33. kural : bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen hiç ol! menzilin yokluk olsun.insanın çömlekten farkı olmamalı.nasıl ki çömleği tutan dışında ki biçim değil içinde ki boşluk ise,insanı ayakta tutan da benlik zannı değil hiçlik bilincidir.
34. kural : hakk'a teslimiyet ne zayıflı ne edilgenliktir demektir.tam tersine,böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir.teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır;emin bir beldede yaşar.
35. kural : şu hayyat ancak tezatlarla ilerleyebiliriz.mümin içinde ki münkirle tanışmalı,allah'a inanmayan kişi ise içinde ki inananla.insan-ı kamil mertebesine varana kadargıdım gıdım ilerler kişi.ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.
36. kural : hilden,desiseden endişe etme.eğer birileri sana tuzak kuruyor,sana zarar vermek istiyorsa,allah da onlara tuzak kuruyordur.çukur kazanlar o çukura kendileri düşer.bu sistem karşılıklar esasına göre işler.ne bir katre hayır karşılıksız kalır,ne bir katre şer.o'nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz.sen sadece buna inan !
37. kural :allah kılı kırk yarark titizlikle çalışan bir saat ustasıdır.o kadar dakiktir ki sayesinde her şey tam zamanında olur.ne bir saniye erken,ne bir saniye geç.her insan için bir aşık olma zamanı vardır;bir de ölmek zamanı.
38. kural :yaşadığım hayatı değiştirmeye,kendimi dönüştürmeye hazır mıyım ? diye sormak için hiçbir zaman geç değil.kaç yaşında olursak olalım,başımızdan ne geçmiş olursa olsun,tamamen yenilenmek mümkün.
tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa,yazık !
her an her nefeste yenilenmeli.yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.
39. kural : noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır.bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar.ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır.hem bütün hiçbir zaman bozulmaz.her şey yerli yerinde kalır,merkezinde...hem de bir günden bir güne hiçbir şey aynı olmaz.
ölen her sufi için bir sufi daha doğar.
40. kural :aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır.acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım,yoksa dünyevi,semavi ya da cismani diye sorma!ayrımlar ayrımları doğurur.aşk'ın hiçbir sıfat ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
başlı başına bir dünyadır aşk.ya tam ortasındasındır,merkezinde ya da dışındasındır, hasretinde..
Sana baktıkça gözlerim şiir kokardı
Işıl ışıl yanardı ellerim sevdasından
Ne yana baksam hınzırca bir ümit kokusu
Ne yana baksam bembeyaz bir hüzün dağılırdı saçlarından….
Sen yürüdükçe bahara yürürdü ya toprak
Öyle ne yapacağını bilemezdi yüreğim coşkusundan.
Sen sevdikce hergün güneş doğuyordu ya,
Åžimdi ondan korkuyorum bunca karanlıktan…
Işıl ışıl yanardı ellerim sevdasından
Ne yana baksam hınzırca bir ümit kokusu
Ne yana baksam bembeyaz bir hüzün dağılırdı saçlarından….
Sen yürüdükçe bahara yürürdü ya toprak
Öyle ne yapacağını bilemezdi yüreğim coşkusundan.
Sen sevdikce hergün güneş doğuyordu ya,
Åžimdi ondan korkuyorum bunca karanlıktan…
yanlızca bir kırıntıydın içime ilk düştüğünde
vakitsiz bir anda...
bilmediğim bir neden beni alıp götürdüğünde o yerlere
keder ve budalalıktan başka yaşamın bir anlamı var mıydı?
aradığım aşkı bulduysam sendedir
ya bu benim içimde dolaşan da kimdir
ya bu benim içimde mekan tutan da kimdir.
adem evvelinden beri bir yanımız noksandır neylersin...
beni bu alemde divane gibi gezdiren sen deÄŸil misin
geriye kalan yanlızca tanımadığım bu tendir
aradığım aşkı bulduysam sendedir
ya bu benim içimde dolaşan da kimdir
ya bu benim içimde mekân tutan da kimdir
vakitsiz bir anda...
bilmediğim bir neden beni alıp götürdüğünde o yerlere
keder ve budalalıktan başka yaşamın bir anlamı var mıydı?
aradığım aşkı bulduysam sendedir
ya bu benim içimde dolaşan da kimdir
ya bu benim içimde mekan tutan da kimdir.
adem evvelinden beri bir yanımız noksandır neylersin...
beni bu alemde divane gibi gezdiren sen deÄŸil misin
geriye kalan yanlızca tanımadığım bu tendir
aradığım aşkı bulduysam sendedir
ya bu benim içimde dolaşan da kimdir
ya bu benim içimde mekân tutan da kimdir
sözcüklerim varmıyor uzaklığına,
suskundur takvimlerde adım üstelik,
bir bir düşüyor bütün öpmelerim,
ağır yenilgiler alarak.
kalbimse sildi bütün defterlerde,
adresini, yokluğunu kıyamet bilerek.
sadece susarak özlüyorum seni
hiç tanımadan, ne garip …
sense uzaklara çivili,
bir deniz gibisin resimlerde
dokunsan dersim olur göçerim mecburen,
yalnızlığın on milyon olur,istanbul
duydum çok sonra,
adın önemli değil;
acın aynı tadı veriyor zaten.
islık çalan zamanlardan gelmiştim,
bilirim bulutları eskitmenin güzelliğini,
zaman, o zaman deÄŸil ÅŸimdi,
güneş yine doğar bu kente,
ama gözlerin... gözlerin...
şimdi adı yok hiç bir sevgilinin,
sıcak dokunuşunda dağılan,
binlerce öpücüğün...
işte, buna bıçak çekiyorum,
bir kadın, aşkını savunan
bir çocuk, gülüşü gibi ince,
bir havalanış...yok
belki de çekip vurmak ,
bütün uykuları göz kapaklarında...
suskundur takvimlerde adım üstelik,
bir bir düşüyor bütün öpmelerim,
ağır yenilgiler alarak.
kalbimse sildi bütün defterlerde,
adresini, yokluğunu kıyamet bilerek.
sadece susarak özlüyorum seni
hiç tanımadan, ne garip …
sense uzaklara çivili,
bir deniz gibisin resimlerde
dokunsan dersim olur göçerim mecburen,
yalnızlığın on milyon olur,istanbul
duydum çok sonra,
adın önemli değil;
acın aynı tadı veriyor zaten.
islık çalan zamanlardan gelmiştim,
bilirim bulutları eskitmenin güzelliğini,
zaman, o zaman deÄŸil ÅŸimdi,
güneş yine doğar bu kente,
ama gözlerin... gözlerin...
şimdi adı yok hiç bir sevgilinin,
sıcak dokunuşunda dağılan,
binlerce öpücüğün...
işte, buna bıçak çekiyorum,
bir kadın, aşkını savunan
bir çocuk, gülüşü gibi ince,
bir havalanış...yok
belki de çekip vurmak ,
bütün uykuları göz kapaklarında...
beni uykudan uyandırır uyandırmaz
dünyanın bütün huyları yüzünde
ben bunlardan birini seviyorum en çok
sana bir nar kesip uzatıyor ya doğa
tutsam tanelerini
sevincin gözyaşları derdim buna.
bir süre bakışıyoruz karşılıklı
ben uykudan uyanır uyanmaz
benimle ÅŸiir gibidir bu
tam karşımda ama yazılmamış
durmadan bileniyor aklımda.
seni unutarak baktığımda bile
dünyanın her yerlerinden geçiyorsun
yayılıyorsun kalabalıklara
yalnız yayılmak mı
aşkın en büyüğü, en dayanılmazı demeli buna.
özlenirsin, alabildiğine varsın da
daha da var oluyorsun gün günden
olgun bir meyva gibi güleceksin zamanla
bir kadın da değilsin, bir kişi de değilsin
bir kuÅŸ olsa mavilik derdi buna.
edip cansever
dünyanın bütün huyları yüzünde
ben bunlardan birini seviyorum en çok
sana bir nar kesip uzatıyor ya doğa
tutsam tanelerini
sevincin gözyaşları derdim buna.
bir süre bakışıyoruz karşılıklı
ben uykudan uyanır uyanmaz
benimle ÅŸiir gibidir bu
tam karşımda ama yazılmamış
durmadan bileniyor aklımda.
seni unutarak baktığımda bile
dünyanın her yerlerinden geçiyorsun
yayılıyorsun kalabalıklara
yalnız yayılmak mı
aşkın en büyüğü, en dayanılmazı demeli buna.
özlenirsin, alabildiğine varsın da
daha da var oluyorsun gün günden
olgun bir meyva gibi güleceksin zamanla
bir kadın da değilsin, bir kişi de değilsin
bir kuÅŸ olsa mavilik derdi buna.
edip cansever
senin harflerin için
1.
mirildandigim her seysin, sesinden öpüyorum
sessizligine de egiliyorum fakat neredesin
kapaninca harflerinin kapisi: adin
siirim!
heceler gibi öpüyorum iste iki hecesin
adindan basliyorum öpmeye kirlara çikmis
harflerinin arasindan öpüyorum: agzin
cennetim!
dilin hâlâ çocuklugun suyuyla terli
ve haylaz suyundan öpsem küskün
bir çesmenin harflerin susuz. dilin
cehennemim
2.
mirildan dur bana, senin üstüne harf
getirmem daha, agiz agiza duruyor
harflerin: sevmenin birinci hâli gibi
telasli duruyor da ben utaniyorum
üçü bakarken birini öpmeye senin!
3.
harflerin aralanmis
sesliler sevisiyor
sessizlere bu cümlede
sira gelmeyecek gibi
harflerin yatisinca
belki duyarsin içinde
sessizlerin uykusuz
kaldigi o cümleyi
aski seslendirirken
unuttugun mirilti
bizi sessizligimizden
dogru bagislar belki
4.
bir ses sesini öpse
harflerin uykusuz kalir
5.
dün sabah önünden geçtim
kagit gibiydi harflerinin yüzü
aralari açilmis olmali
bütün gece sevismekten
6.
mirildandigimiz seyler
kalmayinca aramizda
agizda söz, gövdede ter,
bir ask bunlarla biter
7.
harflerin gülüstügünü senin adinda gördüm!
1.
mirildandigim her seysin, sesinden öpüyorum
sessizligine de egiliyorum fakat neredesin
kapaninca harflerinin kapisi: adin
siirim!
heceler gibi öpüyorum iste iki hecesin
adindan basliyorum öpmeye kirlara çikmis
harflerinin arasindan öpüyorum: agzin
cennetim!
dilin hâlâ çocuklugun suyuyla terli
ve haylaz suyundan öpsem küskün
bir çesmenin harflerin susuz. dilin
cehennemim
2.
mirildan dur bana, senin üstüne harf
getirmem daha, agiz agiza duruyor
harflerin: sevmenin birinci hâli gibi
telasli duruyor da ben utaniyorum
üçü bakarken birini öpmeye senin!
3.
harflerin aralanmis
sesliler sevisiyor
sessizlere bu cümlede
sira gelmeyecek gibi
harflerin yatisinca
belki duyarsin içinde
sessizlerin uykusuz
kaldigi o cümleyi
aski seslendirirken
unuttugun mirilti
bizi sessizligimizden
dogru bagislar belki
4.
bir ses sesini öpse
harflerin uykusuz kalir
5.
dün sabah önünden geçtim
kagit gibiydi harflerinin yüzü
aralari açilmis olmali
bütün gece sevismekten
6.
mirildandigimiz seyler
kalmayinca aramizda
agizda söz, gövdede ter,
bir ask bunlarla biter
7.
harflerin gülüstügünü senin adinda gördüm!
bulutlar iç içe ve her an başka bir resim oluyorlar
başka bir adla, başka bir zamanda rastlasaydım demiştim ya o gün sana
vazgeçtim, kaçmak yok, söz bu kez
çok güzel uyuyorsun diye yanımda
bak, çok gevezeysem, hadi kapat çenemi
sözcükler ne ki duygular yanında
yoksa yarın sabah uyanıp ayrılınca
utanacağım şeyler söyleyebilirim şimdi
ya da bırak hazır açmışken kapılarını
kalbime biraz daha temiz hava girsin
yalancıyımdır biraz ama bana inan
sarhoşken hep çok sahiciyimdir
yine fazla içmiştim bu akşam da
coÅŸmuÅŸ kalbim,of nal gibiyim.
sağır, kör, dilsiz görünür kalbim
ama bil, ben aslında iyi biriyim
bilirim, çok kirlidir aşk sicilim
sadakat konusunda pek iddialı değilim
ama bu kez farklı olsun diye
sen denersen, ben de denerim
pek iyi olmadı şarkı, boş vereyim
gel hadi ‘ortaçgil’ dinleyelim
sıcaklığını verirken sen bana
sızayım aniden kollarında
çok düşündüm kaçarım diye ama dedim;
ne zaman anlaşmış ki kalple beyin
ve hele ne zaman düşünsem seni
yaprak gibi titriyorken kalbim
başka bir adla, başka bir zamanda rastlasaydım demiştim ya o gün sana
vazgeçtim, kaçmak yok, söz bu kez
çok güzel uyuyorsun diye yanımda
bak, çok gevezeysem, hadi kapat çenemi
sözcükler ne ki duygular yanında
yoksa yarın sabah uyanıp ayrılınca
utanacağım şeyler söyleyebilirim şimdi
ya da bırak hazır açmışken kapılarını
kalbime biraz daha temiz hava girsin
yalancıyımdır biraz ama bana inan
sarhoşken hep çok sahiciyimdir
yine fazla içmiştim bu akşam da
coÅŸmuÅŸ kalbim,of nal gibiyim.
sağır, kör, dilsiz görünür kalbim
ama bil, ben aslında iyi biriyim
bilirim, çok kirlidir aşk sicilim
sadakat konusunda pek iddialı değilim
ama bu kez farklı olsun diye
sen denersen, ben de denerim
pek iyi olmadı şarkı, boş vereyim
gel hadi ‘ortaçgil’ dinleyelim
sıcaklığını verirken sen bana
sızayım aniden kollarında
çok düşündüm kaçarım diye ama dedim;
ne zaman anlaşmış ki kalple beyin
ve hele ne zaman düşünsem seni
yaprak gibi titriyorken kalbim
Hiçlikten geliyorum
Içimde kocaman bir boşluk
Içimde sonsuz bir deniz
Bir olmak için
Tam olmak için
Eksik kaliyorum...
Eksik yanlarımı tamlamak için
Sığ sularda yüzüyorum.
Dinlendirmek için sevda yorgunu yüreğimi
Içimde kocaman bir boşluk
Içimde sonsuz bir deniz
Bir olmak için
Tam olmak için
Eksik kaliyorum...
Eksik yanlarımı tamlamak için
Sığ sularda yüzüyorum.
Dinlendirmek için sevda yorgunu yüreğimi
Yüreğim...Bana ilk kez böyle seslendiğin günün üzerinden asırlar geçti sanki.Şimdi bana kilometrelerce,yıllarca uzaktasın.Oysa yanındaydım,gözlerine bakıyor,kokunu içime çekiyordum.Bilirsin seninleyken tüm anları o ana sığdırmak istercesine yaşarım.Nefes bile almaktan korkarak.O anı durdurmak mümkünmüşcesine.Öylece kalıverse zaman.Hiç geçmese.Benden uzaklaştığını görmesem.Gözlerinin uzaklara baktığını.Sevmediğini artık.
Içimin kanayan yerlerini iyileştiremiyorum bugünlerde.Deniz basıyorum yaralarıma.Boş bıraktığın yerleri sözcüklerle doldurmaya çalışıyorum.Sen benden bunca gittin ya,ben kendime bile bu kadar ırak olmamıştım...
Içimin kanayan yerlerini iyileştiremiyorum bugünlerde.Deniz basıyorum yaralarıma.Boş bıraktığın yerleri sözcüklerle doldurmaya çalışıyorum.Sen benden bunca gittin ya,ben kendime bile bu kadar ırak olmamıştım...
Bugün 35 yaşımın son günü...Yarın 36 yaşında olacağım.Bilenler bilir ben 35 yaşını çok önemsedim -ki bunun sebebi bizzat şairin kendisidir,yaş 35 yolun yarısı diye şiir yazarsan bazıları böyle telaşlanır işte:)- Ne diyordum bu telasla istedim ki bu vesile ile yapım ve yayında emeği gecen herkese tesekkür edeyim.Türkçe karakter sorunun sorumlusu bizzat telefonumdur:)Çünkü bu satırları havvalanında uçağı beklerken yazıyorum :)
Öncelikle dünyaya gelmeme fiili olarak sebep olan ve arızamında temeli olan sevgili anne babam Canan ve Mümin Kösten'e tesekkür etmek istiyorum.Sizi cok seviyorum:) Daha problemsiz bir çocuk olmayı isterdim ama malzeme ortada:)
Dünyaya geldiğinden beri hayatımı karıştıran(hiç öyle bakma sen dogana kadar dünyanın kralı benmişim fotoğraflardan belli) ama doğduğuna hiç pişman olmadığım,oyun arkadaşım,can ve karın yoldaşım ve son yıllarda daha önemli bir vasıfla buse ve toprağın annesi canım kardeşim Deniz Taban Kösten'e; insanın kız kardeşi olması dünyanın en büyük şanslarından biri seni cok seviyorum ablam...Her zaman ,her şartta yanında olacağımı asla unutma.
Doğduğu ilk günden beri bana bir cok ilki ve dünyanın en muhtesem duygusu teyzeliği _yarı anneliği_ tattıran,bir çocukta umduğum her niteliğe sahip olan,teyzesinin kopyası ve onu endişelere gark eden biricik kızı Buse Taban,iyi ki doğdun aşkım...
Bir kalpte iki sevginin aynı şiddetle taşınabileceğine beni ikna eden,hayatımın en erkeği,teyzesinin kuzusu,dünyanın en tatlı seyi Toprak...Iyi ki bize katıldın teyzecim sensiz cok eksik kalırmışız.
Eniştem,sevgili Melihcim sadece yeğenlerim için bile sana minnettarım...
Hayatımda ,kişiliğimde çok fazla katkısı olan,kocaman bir ailenin parçası olmanın ne kadar büyük bir şans olduguna,hayatta hiç yalnız kalmayacağıma beni inandıran,hep birlikte kocaman bir yürek olan ve parçası olmaktan büyük gurur duyduğum Kösten ve Sevim ailelerinin simdi aramızda olan olmayan bize sonradan katılmış ama bizden bir parça olmus ve herbirini ayrı ayrı çok sevdiğim ama tek tek yazarsam sayfanın yetmeyeceği tüm sevgili akrabalarıma...iyi ki bu ailede doğmuşum..
Gelelim en büyük ekibe...Hayatım boyunca insanın dünyada iki ailesi olduğuna inandım.Birini kendiniz oluşturuyorsunuz.Onlara dost deniyor.Küçük prensteki gibi dostlarınız sizi evcilleştiriyor.Dostlarını sıralayamaz insan bu sebeple kronolojik bir sıralama uygun olacak sanırım:)
Insanın babası asker olunca cok geziyor ve çok insan tanıyor.Hepsi farklı izler bıraksa da çoğu ile bağlarınız yıllar içinde kopuyor.Bazısı içinde ne kadar uzak olursa olsun hep bir parçanız olarak kalıyor. Benim de çocukluğumdan hep bir iz olarak benimle olan sık görüşemesekte bir parçam olan sevgili Çiğdem.Seni seviyorum tatlım.Ailenle çocuklarınla hep çok mutlu ol:)
Lise 2. Sınıftan beri hayatımın denge unsuru,en çılgın zamanlarımda akıl hocam, beni mutluluktan ağlatan tek erkegin annesi canım Ebrum.Sesim pek çıkamasada kalbimde özel bir yerin oldugunu,seni,kubiyi,doruk ve damlayı cok sevdiğimi biliyorsun.
Üniversiteye kayda geldiğimiz ilk gün hayatına girdiğim,sonrada bir daha bende kurtulamayan,iki kız kardeşi yetmezmiş gibi birde bana ablalık yapmaya kalkan,hayata karşı cesaretine ve duruşuna hayran olduğum,ne derse ciddiye alıp dinlediğim nadir
insan,canım dostum,dünyanın öbür ucunda bile yanımda olan sevgili Reyhan.Daha ne diyeyim seviyorum seni.
Üniversite hayatımın tek neşeleri,beni yeniden yaratan ekibin diğer 2 üyesi Necibe ve
Rasiha.Iyi ki sizleri tanımışım.Szilerle birlikte zenginleştiğimi biliyorum ve hep hayatımda olmanızdan çok mutluyum.Yaşasın facebook.
Üniversitenin 2. Yılında önce aynı odayı sonra bir nevi hayatı paylaştığım dostum degil kardeşim,ben bildiğim,ailesi ailem,sevdikleri sevdiğim olan canım dostum ...Serap.Biraz daha yazarsam ağlarım iyi ki varsın işte, iyi kötü ne yaşarsak hep omuz omuza yaşayalım insallah...
Hayatıma sanal yollardan girmesine rağmen hayatımın en önemli gerçeklerinden olan,aramıza giren kilometrelerin hiçbirşeyi değiştiremediği,en büyük emanetimi ve içimin gizlerini taşıyan,2.kızkardeşim,Nergis...Sayende Istanbul komşu kapısı oldu.Seni cok seviyorum.
Dünyaya degil evrene bakışımı değiştirdin.Sensiz hayat çok renksiz olur.Hep böyle ol ve yanımda kal,seni çok seviyorum Melis:)
Dünyada ki tüm ikizler burcu insanlarının benim gibi manyak olmadığını ,bir insanın bu kadar çok sey bilmesine rağmen hala ben biliyorum demeyecek kadar mutevazi ve sakin ve huzurlu ve işte birsürü sey olabileceğini öğreten sevgili Ebru.Sen farkında değilsin ama bir insan için bulunmaz bir hazinesin canım:)
Aksigorta'ya adım attığım ilk günden beri oradaki kader arkadaşım,ekürim,en çok benzediğim,en çok ayrı olduğum,cok sevdiğim çok kızdığım ama asla vazgeçemediğim sevgili Nihal.Iyi ki hayatıma girmişsin seni seviyorum.
Evrencim.Su bir kac aydır evrenin en büyük sınavıyla sınanıyorsun.Biliyorum ki ileride bu günleri kötü bir anı olarak hatırlayıp Naz'la birlikte
büyüyeceğiz.Seni cok seviyorum canım.Hep yanındayım,sadece iste yeter.
Sevgili avukatım,akıl kumkumam.Hayatımdaki koç burcu kadınları olmasa
ne yapacağım ben iyi ki varsın Başakcım.
Leylacım.Ayrı gayri olsakta yüreklerimiz bir ona süphem yok.
Aslı,Nesli,Aysun,Emel,Sarah,Melda,Gülay,Elif,Didem,Duygu...Adı kalsada bkk'nın sizı ilk o vesile ile tanıdım iyiki de tanımışım.Hepinizin hayatımda olmasından çok memnunum.
Onlar benim hayatımın erkekleri.Kahramanlarım.
Hakan...Sen benim erkek kardeşim ve her durumda kurtarıcımsın.Sensiz olmayı düşünemem
bile,Sertan,seni anlatacak kelime yok canım.seni düşününce hayatım kolaylaşıyor.Mert.Ruh eşim,sevgili arkadaşım...Sensiz kalırım diye ödüm
kopuyor biliyorsun.Alpercim .Cok kısa bir zamandır hayatımda olsanda
iyi ki geldin,renk kattın.Eymen,su ara hayatlarımız çok kesişmiyor
olsa da benim için hep çok özel kalacaksın.Ahmet...Herşeye rağmen iyi
ki tanıdım seni.Birşeyler isterken iyice detay vermek gerekmiş anladım sayende..Iki arıza genel bir kısa devreye neden oluyor kabul:)
Bu liste yüzlerce isimle uzayabilir.Mesela Nilufer olmasaydı şirkette sabahlıyor olurdum:) Adaşım olmasa bazı kararlarımda daha az cesur olurdum,Özge olmasa fala inanmazdım,Kemal abi olmasa beyazı patlatmadan çekemezdim,Mustafa Hocam olmasa kelimelerle bu kadar derdim olmazdı,Fırat olmasa büyük laflar etmemeyi
öğrenemezdim,Meral abla reiki ile tanışmazdım,Barbaros olmasa bilgisayar konusunda bu kadar şey bilemezdim....Bu liste inanın cok uzar.Adını yazmadıklarım ne olur
darilmasın bana.
Ne şanslıyım ki 35 yılda ,para degil insan biriktirmisim aslında.Onları unutmayalım,benden selam söyleyin bütün aşklarıma...
Sözü seninle kapatmak istedim.Yüreğimin yıllardır değişmeyen sancısı.Seni sevdiğim için bir an bile pişman olmadım.Iyi kötü herşeyi iyi ki yaşadık ve umarım sen sonsuza kadar benimle olursun.
35 yıl göz açıp kapayana kadar geçti.Uzun degil adam gibi dolu dolu ve sağlıklı yaşamak aslolan.Hayatımın yaşanacak tüm acıları bu kadar olur umarım ve bundan sonra hayat bana güzel süprizler hazırlamaktadır.Dogumgünüm kutlu olsun:)
Öncelikle dünyaya gelmeme fiili olarak sebep olan ve arızamında temeli olan sevgili anne babam Canan ve Mümin Kösten'e tesekkür etmek istiyorum.Sizi cok seviyorum:) Daha problemsiz bir çocuk olmayı isterdim ama malzeme ortada:)
Dünyaya geldiğinden beri hayatımı karıştıran(hiç öyle bakma sen dogana kadar dünyanın kralı benmişim fotoğraflardan belli) ama doğduğuna hiç pişman olmadığım,oyun arkadaşım,can ve karın yoldaşım ve son yıllarda daha önemli bir vasıfla buse ve toprağın annesi canım kardeşim Deniz Taban Kösten'e; insanın kız kardeşi olması dünyanın en büyük şanslarından biri seni cok seviyorum ablam...Her zaman ,her şartta yanında olacağımı asla unutma.
Doğduğu ilk günden beri bana bir cok ilki ve dünyanın en muhtesem duygusu teyzeliği _yarı anneliği_ tattıran,bir çocukta umduğum her niteliğe sahip olan,teyzesinin kopyası ve onu endişelere gark eden biricik kızı Buse Taban,iyi ki doğdun aşkım...
Bir kalpte iki sevginin aynı şiddetle taşınabileceğine beni ikna eden,hayatımın en erkeği,teyzesinin kuzusu,dünyanın en tatlı seyi Toprak...Iyi ki bize katıldın teyzecim sensiz cok eksik kalırmışız.
Eniştem,sevgili Melihcim sadece yeğenlerim için bile sana minnettarım...
Hayatımda ,kişiliğimde çok fazla katkısı olan,kocaman bir ailenin parçası olmanın ne kadar büyük bir şans olduguna,hayatta hiç yalnız kalmayacağıma beni inandıran,hep birlikte kocaman bir yürek olan ve parçası olmaktan büyük gurur duyduğum Kösten ve Sevim ailelerinin simdi aramızda olan olmayan bize sonradan katılmış ama bizden bir parça olmus ve herbirini ayrı ayrı çok sevdiğim ama tek tek yazarsam sayfanın yetmeyeceği tüm sevgili akrabalarıma...iyi ki bu ailede doğmuşum..
Gelelim en büyük ekibe...Hayatım boyunca insanın dünyada iki ailesi olduğuna inandım.Birini kendiniz oluşturuyorsunuz.Onlara dost deniyor.Küçük prensteki gibi dostlarınız sizi evcilleştiriyor.Dostlarını sıralayamaz insan bu sebeple kronolojik bir sıralama uygun olacak sanırım:)
Insanın babası asker olunca cok geziyor ve çok insan tanıyor.Hepsi farklı izler bıraksa da çoğu ile bağlarınız yıllar içinde kopuyor.Bazısı içinde ne kadar uzak olursa olsun hep bir parçanız olarak kalıyor. Benim de çocukluğumdan hep bir iz olarak benimle olan sık görüşemesekte bir parçam olan sevgili Çiğdem.Seni seviyorum tatlım.Ailenle çocuklarınla hep çok mutlu ol:)
Lise 2. Sınıftan beri hayatımın denge unsuru,en çılgın zamanlarımda akıl hocam, beni mutluluktan ağlatan tek erkegin annesi canım Ebrum.Sesim pek çıkamasada kalbimde özel bir yerin oldugunu,seni,kubiyi,doruk ve damlayı cok sevdiğimi biliyorsun.
Üniversiteye kayda geldiğimiz ilk gün hayatına girdiğim,sonrada bir daha bende kurtulamayan,iki kız kardeşi yetmezmiş gibi birde bana ablalık yapmaya kalkan,hayata karşı cesaretine ve duruşuna hayran olduğum,ne derse ciddiye alıp dinlediğim nadir
insan,canım dostum,dünyanın öbür ucunda bile yanımda olan sevgili Reyhan.Daha ne diyeyim seviyorum seni.
Üniversite hayatımın tek neşeleri,beni yeniden yaratan ekibin diğer 2 üyesi Necibe ve
Rasiha.Iyi ki sizleri tanımışım.Szilerle birlikte zenginleştiğimi biliyorum ve hep hayatımda olmanızdan çok mutluyum.Yaşasın facebook.
Üniversitenin 2. Yılında önce aynı odayı sonra bir nevi hayatı paylaştığım dostum degil kardeşim,ben bildiğim,ailesi ailem,sevdikleri sevdiğim olan canım dostum ...Serap.Biraz daha yazarsam ağlarım iyi ki varsın işte, iyi kötü ne yaşarsak hep omuz omuza yaşayalım insallah...
Hayatıma sanal yollardan girmesine rağmen hayatımın en önemli gerçeklerinden olan,aramıza giren kilometrelerin hiçbirşeyi değiştiremediği,en büyük emanetimi ve içimin gizlerini taşıyan,2.kızkardeşim,Nergis...Sayende Istanbul komşu kapısı oldu.Seni cok seviyorum.
Dünyaya degil evrene bakışımı değiştirdin.Sensiz hayat çok renksiz olur.Hep böyle ol ve yanımda kal,seni çok seviyorum Melis:)
Dünyada ki tüm ikizler burcu insanlarının benim gibi manyak olmadığını ,bir insanın bu kadar çok sey bilmesine rağmen hala ben biliyorum demeyecek kadar mutevazi ve sakin ve huzurlu ve işte birsürü sey olabileceğini öğreten sevgili Ebru.Sen farkında değilsin ama bir insan için bulunmaz bir hazinesin canım:)
Aksigorta'ya adım attığım ilk günden beri oradaki kader arkadaşım,ekürim,en çok benzediğim,en çok ayrı olduğum,cok sevdiğim çok kızdığım ama asla vazgeçemediğim sevgili Nihal.Iyi ki hayatıma girmişsin seni seviyorum.
Evrencim.Su bir kac aydır evrenin en büyük sınavıyla sınanıyorsun.Biliyorum ki ileride bu günleri kötü bir anı olarak hatırlayıp Naz'la birlikte
büyüyeceğiz.Seni cok seviyorum canım.Hep yanındayım,sadece iste yeter.
Sevgili avukatım,akıl kumkumam.Hayatımdaki koç burcu kadınları olmasa
ne yapacağım ben iyi ki varsın Başakcım.
Leylacım.Ayrı gayri olsakta yüreklerimiz bir ona süphem yok.
Aslı,Nesli,Aysun,Emel,Sarah,Melda,Gülay,Elif,Didem,Duygu...Adı kalsada bkk'nın sizı ilk o vesile ile tanıdım iyiki de tanımışım.Hepinizin hayatımda olmasından çok memnunum.
Onlar benim hayatımın erkekleri.Kahramanlarım.
Hakan...Sen benim erkek kardeşim ve her durumda kurtarıcımsın.Sensiz olmayı düşünemem
bile,Sertan,seni anlatacak kelime yok canım.seni düşününce hayatım kolaylaşıyor.Mert.Ruh eşim,sevgili arkadaşım...Sensiz kalırım diye ödüm
kopuyor biliyorsun.Alpercim .Cok kısa bir zamandır hayatımda olsanda
iyi ki geldin,renk kattın.Eymen,su ara hayatlarımız çok kesişmiyor
olsa da benim için hep çok özel kalacaksın.Ahmet...Herşeye rağmen iyi
ki tanıdım seni.Birşeyler isterken iyice detay vermek gerekmiş anladım sayende..Iki arıza genel bir kısa devreye neden oluyor kabul:)
Bu liste yüzlerce isimle uzayabilir.Mesela Nilufer olmasaydı şirkette sabahlıyor olurdum:) Adaşım olmasa bazı kararlarımda daha az cesur olurdum,Özge olmasa fala inanmazdım,Kemal abi olmasa beyazı patlatmadan çekemezdim,Mustafa Hocam olmasa kelimelerle bu kadar derdim olmazdı,Fırat olmasa büyük laflar etmemeyi
öğrenemezdim,Meral abla reiki ile tanışmazdım,Barbaros olmasa bilgisayar konusunda bu kadar şey bilemezdim....Bu liste inanın cok uzar.Adını yazmadıklarım ne olur
darilmasın bana.
Ne şanslıyım ki 35 yılda ,para degil insan biriktirmisim aslında.Onları unutmayalım,benden selam söyleyin bütün aşklarıma...
Sözü seninle kapatmak istedim.Yüreğimin yıllardır değişmeyen sancısı.Seni sevdiğim için bir an bile pişman olmadım.Iyi kötü herşeyi iyi ki yaşadık ve umarım sen sonsuza kadar benimle olursun.
35 yıl göz açıp kapayana kadar geçti.Uzun degil adam gibi dolu dolu ve sağlıklı yaşamak aslolan.Hayatımın yaşanacak tüm acıları bu kadar olur umarım ve bundan sonra hayat bana güzel süprizler hazırlamaktadır.Dogumgünüm kutlu olsun:)
taÅŸ olup sustum
ruhum adını çağırdı
son saati vuruyordum
ömürde son zamanı
kış olup dondum
kalbim yine alev aldı
ben ölümü soruyordum
önümde aşk uzandı
insafa gel al yanına
yaşıyorsam aşk sebebim
durmadın yürüdün kanıma
dön gel affettim
yüreğim ağır ağrısına
dayanırsam aşk sebebim
ödedim düşeni payına
dön gel affettim
sır olup kaldın
nerde bulamam izini
yokluğundan usandım
ne olur duyur sesini
bi dilek tuttum
yıldızların ışığında
sen diye diye avundum
geldin rüyalarımda
insafa gel al yanına
yaşıyorsam aşk sebebim
durmadın yürüdün kanıma
dön gel affettim
yüreğim ağır ağrısına
dayanırsam aşk sebebim
ödedim düşeni payına
dön gel affettim
ruhum adını çağırdı
son saati vuruyordum
ömürde son zamanı
kış olup dondum
kalbim yine alev aldı
ben ölümü soruyordum
önümde aşk uzandı
insafa gel al yanına
yaşıyorsam aşk sebebim
durmadın yürüdün kanıma
dön gel affettim
yüreğim ağır ağrısına
dayanırsam aşk sebebim
ödedim düşeni payına
dön gel affettim
sır olup kaldın
nerde bulamam izini
yokluğundan usandım
ne olur duyur sesini
bi dilek tuttum
yıldızların ışığında
sen diye diye avundum
geldin rüyalarımda
insafa gel al yanına
yaşıyorsam aşk sebebim
durmadın yürüdün kanıma
dön gel affettim
yüreğim ağır ağrısına
dayanırsam aşk sebebim
ödedim düşeni payına
dön gel affettim
Yeni bir hayat kurgusu(kısacık bir hikaye)
(Cihangir’de bir yerlerde…)
-Yeter artık ama kardeÅŸim…AkÅŸama açıyoruz barı sen hala ÅŸurası olmadı diyorsun.
-Yok abi sadece akÅŸam biz çalmasamıydık acaba diyordum bu heyecanla…
-Sanki müsamereye çıkıyorsun delirdin galiba sen oÄŸlum….Kızlar da geldi hadi yürü ya gidip son hazırlıkları halletmeliyim…
….
Ayvalık..Cunda da bahçe içinde bir ev…Bahçede 10 yaÅŸlarında ve 3 yaÅŸlarında iki çocuk köpekle birlikte koÅŸturuyor.Bahçedeki fidelerin arasından kafasını kaldıran gençten bir kadın .OÄŸlum ter içinde kaldınız yeter, ÅŸu domatesleri mutfaÄŸa götürürmüsün? Evet canım biliyorum uçağı kaçıracağım biraz daha sallanırsan.Teyzenlere bırakacağım seni.Toprak çıldıracak zaten sen geliyorsun diye….
….
Evet yarın döneceÄŸiz.Hiç deÄŸilse sen gelseydin baban için keyifli olurdu…
…
Tamam anladım yine bir yığın programınız var …Bize zaman ayıramıyorsunuz beyefendi…
…
Dur yakalayacağım şimdi seni Gel buraya
….
(bir süre sonra Ä°stanbul’da)
Telefon çalar:
-Merhaba hayatım…
-…
-Açılış 10 ‘da..Gece tabiî ki..YetiÅŸebilecekmisin sen?
-…
-Ben karşılayayımmı seni?Kaçta inecek uçak?
-….
-Tamam canım tamam…8 gibi aÅŸağıda buluÅŸuruz o zaman..Çocuklar ne yapıyor? Öp benim için onları..Gelmiyorlar hala ha Peki bakalım…Dikkat et kendine aÅŸkım…
….
AkÅŸam 8…de
-Ä°yiki geldin…Åžimdi düşüp bayılacağım vallahi…Elim ayağım titriyor..Ne kadar zormuÅŸ insanın kendine ait bir yeri olması…Gülmesene ya…Tamam bu iÅŸi ilk yapışım deÄŸil ama…Kaç senedir rahata alışmışım…Åžu kargaÅŸa bitince bende kaçacağım seninle…Güzel bir tatile balık tutup yan gelip yatmaya ihtiyacım var..Bu deliler buranın hakkından gelir nasılsa…
…..
-Tabi abi klavyeyede Mahmut’u otururuz.Ha yemek yapmış ha klavye çalmış ne fark eder…Kızım sen mutfaÄŸa girmiyormusun? Kabak ÇiçeÄŸi dolmasıydı ÅŸuydu buydu o kadar heveslendirdin bizi…Hadi bakalım…
---
AkÅŸam 1’de
-Ä°nanamıyorum ya nasıl bir kalabalık bu…Sahnede bir an bayılacağım sandım…Bu kadar iyi olacağını tahmin etmiyordum ben bile …
-…
-Sen söylemiÅŸtin biliyorum ama yinede çekiniyor iÅŸte insan…
-…
-Of ya … Eve gidip uyumak istiyorum artık…Åžarapta acaip baÅŸaÄŸrısı yaptı.Sen nasılsın? Hadi eve gidelim bundan sonrası geyik zaten ….
…
Cihangir de evde…
(ÅŸirin döşenmiÅŸ bir çatı katı…ortada kocaman rahat koltuklar…duvar boydan boya bir kitaplık ama kitaplığın önünde de üst üste dizilmiÅŸ kitap ve cdler var…kocaman iki kolon’a baÄŸlanmış müzik setinin yanında bir klavye var…bu salon bir terasa açılıyor..Terasta sakız sardunyalar açmış rengarenk…teras ve salon arasında kapı açık…terasta yerde minderler var…salondan karşıdaki yatak odasının kapalı kapısı görünüyor..mutfak yatak odasının yanında…kapıyı açıp yatak odasına girince kocaman bir yatak görüyorsun odada o kadar..duvara gömülmüş gardrop…dilsiz uÅŸakta bir süet ceket asılı…karşıda bir oda daha var ...çocuk odası olduÄŸu belli ama boÅŸ…)
-Öldüm artık yeter…Evi özleyeceÄŸim aklıma gelmezdi..Nasıl bir kargaÅŸaydı o…Saat 5 olmuÅŸ… Ben bir kadeh ÅŸarap koyacağım…Sen de istermisin?
-…
-Doğru aslında yeterince içtik,çay daha iyi bir fikir bende içerim yaparsan..Duşa girmek istiyorum önce....
-…
-Çay demlenene kadar çıkarım tabi..Sen keyfine bak…
……………
-Bu çay iyi geldi …Havalarda hala güzel…Sardunyalar harika deÄŸilmi?
-…
-Evet …Cundadaki evin bahçesine de ekelim birkaç kök..Nasılda özledim … Ä°nanamayacaksın ama kediler köpekler bile gözümde tütüyor…Gidip Ayhan’ın orada kalamar yiyesim bile var…Yine alayım tavlada boyunun ölçüsünü…Ben ne yapıyorum burada söylermisin?
-…
-Tamam çocukları yarı yolda bırakamam ama bir tanede Cunda’ya açarız bar…böylece idare ederiz.Ben Ä°stanbul’da fazla kalamam biliyorsun ya …Hem çocukları burada büyütmeyeceÄŸim…
-…
-Sana kızmıyorum kuzum…Burası sıktı beni.Hele ÅŸu açılış telaşı mahvetti…Öyle yorgunum ki…Hadi gel yatalım ne olur…Åžu an sadece uyku paklar beni ….Yarın da kaçalım hemen…Nefes alamıyorum artık Ä°stanbul’da….
(Cihangir’de bir yerlerde…)
-Yeter artık ama kardeÅŸim…AkÅŸama açıyoruz barı sen hala ÅŸurası olmadı diyorsun.
-Yok abi sadece akÅŸam biz çalmasamıydık acaba diyordum bu heyecanla…
-Sanki müsamereye çıkıyorsun delirdin galiba sen oÄŸlum….Kızlar da geldi hadi yürü ya gidip son hazırlıkları halletmeliyim…
….
Ayvalık..Cunda da bahçe içinde bir ev…Bahçede 10 yaÅŸlarında ve 3 yaÅŸlarında iki çocuk köpekle birlikte koÅŸturuyor.Bahçedeki fidelerin arasından kafasını kaldıran gençten bir kadın .OÄŸlum ter içinde kaldınız yeter, ÅŸu domatesleri mutfaÄŸa götürürmüsün? Evet canım biliyorum uçağı kaçıracağım biraz daha sallanırsan.Teyzenlere bırakacağım seni.Toprak çıldıracak zaten sen geliyorsun diye….
….
Evet yarın döneceÄŸiz.Hiç deÄŸilse sen gelseydin baban için keyifli olurdu…
…
Tamam anladım yine bir yığın programınız var …Bize zaman ayıramıyorsunuz beyefendi…
…
Dur yakalayacağım şimdi seni Gel buraya
….
(bir süre sonra Ä°stanbul’da)
Telefon çalar:
-Merhaba hayatım…
-…
-Açılış 10 ‘da..Gece tabiî ki..YetiÅŸebilecekmisin sen?
-…
-Ben karşılayayımmı seni?Kaçta inecek uçak?
-….
-Tamam canım tamam…8 gibi aÅŸağıda buluÅŸuruz o zaman..Çocuklar ne yapıyor? Öp benim için onları..Gelmiyorlar hala ha Peki bakalım…Dikkat et kendine aÅŸkım…
….
AkÅŸam 8…de
-Ä°yiki geldin…Åžimdi düşüp bayılacağım vallahi…Elim ayağım titriyor..Ne kadar zormuÅŸ insanın kendine ait bir yeri olması…Gülmesene ya…Tamam bu iÅŸi ilk yapışım deÄŸil ama…Kaç senedir rahata alışmışım…Åžu kargaÅŸa bitince bende kaçacağım seninle…Güzel bir tatile balık tutup yan gelip yatmaya ihtiyacım var..Bu deliler buranın hakkından gelir nasılsa…
…..
-Tabi abi klavyeyede Mahmut’u otururuz.Ha yemek yapmış ha klavye çalmış ne fark eder…Kızım sen mutfaÄŸa girmiyormusun? Kabak ÇiçeÄŸi dolmasıydı ÅŸuydu buydu o kadar heveslendirdin bizi…Hadi bakalım…
---
AkÅŸam 1’de
-Ä°nanamıyorum ya nasıl bir kalabalık bu…Sahnede bir an bayılacağım sandım…Bu kadar iyi olacağını tahmin etmiyordum ben bile …
-…
-Sen söylemiÅŸtin biliyorum ama yinede çekiniyor iÅŸte insan…
-…
-Of ya … Eve gidip uyumak istiyorum artık…Åžarapta acaip baÅŸaÄŸrısı yaptı.Sen nasılsın? Hadi eve gidelim bundan sonrası geyik zaten ….
…
Cihangir de evde…
(ÅŸirin döşenmiÅŸ bir çatı katı…ortada kocaman rahat koltuklar…duvar boydan boya bir kitaplık ama kitaplığın önünde de üst üste dizilmiÅŸ kitap ve cdler var…kocaman iki kolon’a baÄŸlanmış müzik setinin yanında bir klavye var…bu salon bir terasa açılıyor..Terasta sakız sardunyalar açmış rengarenk…teras ve salon arasında kapı açık…terasta yerde minderler var…salondan karşıdaki yatak odasının kapalı kapısı görünüyor..mutfak yatak odasının yanında…kapıyı açıp yatak odasına girince kocaman bir yatak görüyorsun odada o kadar..duvara gömülmüş gardrop…dilsiz uÅŸakta bir süet ceket asılı…karşıda bir oda daha var ...çocuk odası olduÄŸu belli ama boÅŸ…)
-Öldüm artık yeter…Evi özleyeceÄŸim aklıma gelmezdi..Nasıl bir kargaÅŸaydı o…Saat 5 olmuÅŸ… Ben bir kadeh ÅŸarap koyacağım…Sen de istermisin?
-…
-Doğru aslında yeterince içtik,çay daha iyi bir fikir bende içerim yaparsan..Duşa girmek istiyorum önce....
-…
-Çay demlenene kadar çıkarım tabi..Sen keyfine bak…
……………
-Bu çay iyi geldi …Havalarda hala güzel…Sardunyalar harika deÄŸilmi?
-…
-Evet …Cundadaki evin bahçesine de ekelim birkaç kök..Nasılda özledim … Ä°nanamayacaksın ama kediler köpekler bile gözümde tütüyor…Gidip Ayhan’ın orada kalamar yiyesim bile var…Yine alayım tavlada boyunun ölçüsünü…Ben ne yapıyorum burada söylermisin?
-…
-Tamam çocukları yarı yolda bırakamam ama bir tanede Cunda’ya açarız bar…böylece idare ederiz.Ben Ä°stanbul’da fazla kalamam biliyorsun ya …Hem çocukları burada büyütmeyeceÄŸim…
-…
-Sana kızmıyorum kuzum…Burası sıktı beni.Hele ÅŸu açılış telaşı mahvetti…Öyle yorgunum ki…Hadi gel yatalım ne olur…Åžu an sadece uyku paklar beni ….Yarın da kaçalım hemen…Nefes alamıyorum artık Ä°stanbul’da….
“Ben ÅŸanslı bir çocuktum artık anlıyorum anne .”
ÇocukluÄŸum cennet gibi bir yerde geçti.Dikili’nin Bademli Köyü’nde.Biz yazları köyün Alanlar adı ile bilinen yoÄŸunlukla tarlaların olduÄŸu kısmına göçerdik.Alanlarda dedemlere ait 5 dönümlük bir bahçemiz ve içinde iki göz odadan ibaret evimiz vardı.Sabahları yeni doÄŸan günle birlikte gözümü açtığımı hatırlarım.EÄŸer o gün deniz dalgalı deÄŸilse babam beni denize götürecek demekti ve ilk sözcüğüm hep aynı olurdu:”Baba hadi kalk deniz tahta gibi.”
Alanlar, yaz süresince köyün büyük bir kısmının göçtüğü bir bölgeydi.Gözünüzün alabildiğine uzanan tütün tarlaları.Tütün dizmeyi çok küçük yaşta öğrendim.Tütünü kocaman iğnelere dizmeyi,o iğnelerden kargıları aktarmayı ve kurutmayı.Dizerken elinizdeki tütün zehirini,.O gün bugündür çok acı her şey tütün zehiridir benim için ,belki bu yüzden tütüne meyl etmemişimdir hiç.
ÇocukluÄŸumun bahçesi.Hatırlarsın mutlaka anne ,dedem çeÅŸit çeÅŸit sebze ekerdi bahçeye .Hiç unutmazsın ki o koparıp sana verecek çiçek bulamazsam o fasülyelerin çiçeklerini toplayıp sana getirdiÄŸimi.Ama ben bu yüzden dalından kopan patlıcanın,fasülyenin ,domat’ın tadını bilirim.Kokusunu da.Bu yüzden migroslarda bile beni tanırlar tüm sebzeleri koklayıp almamdan.
Bahçede meyvelerde vardı elbet.Kocaman bir kayısı ağacı,armut ve ayvanın aşılandığı bir ağaç,malta eriği,şeftali,kuyunun başındaki nar ağacı,hemen girişteki karadut ve tabiki yol boyunca uzanan incir ağaçları.İncirden düşen iflah olmaz derler bizde belki benimde arızamın sebepleridir incir ağaçları.
Kapının hemen yanında toprak bir fırın vardı.Orada büyükannemin piÅŸirdiÄŸi ev ekmeklerine o yaÅŸta pek pirim vermezdim doÄŸrusu,beyaz ekmek arardım.Rahmetli dedem bizim için eÅŸek sırtında köye iner ve beyaz ekmek alırdı bakkaldan.Åžimdiyse o ev ekmeklerini yapmaya çalışıyorum ve bu hayatımdaki yaman çeliÅŸkilerden sadece biri anne …
Kocaman sofralarda bahçeden toplanmış sebzelerle yapılan yemekler yenirdi oralarda.Babamın tuttuÄŸu balıklar.Büyükannemin kocaman kara tavasında yaptığı kızartmalar.AkÅŸam saatlerinde kavrulan bademlerin ,ayçekirdeÄŸinin kokusu…Lüks lambası ışığında oynanan fincan oyunu.Karanlıkta ardına saklandığımız zeytin aÄŸaçları.
Ben çok güzel bir çocukluk geçirdim anne mutlaka sende biliyorsun.Sen benim yaÅŸlarımdaydın o zaman.Åžimdyse üzerinden yıllar geçti.ÇocukluÄŸumun geçtiÄŸi bahçede ÅŸimdi sadece zeytin aÄŸaçları var.Dedemin ölmesi ile birlikte bahçeye göçemez olduk.Bizimle birlikte bir çok insanda gitmedi oralara.Alanlarda ÅŸimdi çok güzel evler var.Ä°nsanlar için bir sayfiye yeri benim çocukluÄŸumun tütün tarlaları.Bu hafta sonu gittiÄŸimde yine yıkılmış o iki göz odada çocukluÄŸumu aradım anne…O da göçük altında kalmış sanırım.
Bu hafta sonu anneler günü anne.Bu yazı ile ben seninde büyükanneminde anneler gününü kutlamak istemiştim aslında ama konu uzadı anlayacağın.Bu da bir nevi teşekkür sayılsın.
Seni çok seviyorum anneciğim.
Anneler günün kutlu olsun.
En güzel İzmir'de kutlanır hıdırellez.Piknikler..Gece ateşleri.Çocukluğuma ulaşan is kokusu...Boyumuzu aşan ateşin üstünden korkmadan atlamak.Gül ağaçlarının altında küçük evler arabalar..Biz büyüdük..bizimle birlikte hayallerimizde büyüdü sanki.Ama yağan yağmura rağmen İzmir hala is kokuyor.
Tüm dileklerinizin gerçek olması dileğiyle.
BENİM İÇİN NAZIN BİR AN ÖNCE SAĞLIĞINA KAVUŞMASINI DİLEMEYİ UNUTMAYIN.
HIDIRELLEZ VE RÄ°TÃœELLERÄ°
hıdırellez günü 6 mayısa tekabül etmekte olup bizde kullanılan ve
rumi tabir edilen jülyen takvimin de ise 23 nisan gününe
rastlamaktadır işte hıdırellez gerçekte hızır ile ilyas'ın bir
araya geldiği gün olduğu inancı altında kışın sona erip yaz
mevsiminin başlamasının günü olarak kutlanmaktadır.(1).
hidirellez inançlarimiz ve itikatlarimiz.
1.hıdırellez sabahı sığırları sığıra kovarken eline meyve veren bir
ağacın dalından koparılan değnek ile icra edilir. bu geleneğimiz
hala uygulanmakta ve inanılmaktadır. bugünde tüm doğanın
yeşereceğine inanıldığından bu uygu lama ve inanç türemiş olabilir.
2. 5 mayıs akşamı tüm kapılara ısırgan otu veya yemişken dalı asılır.
cadıların ve kötülüklerin girmemesi içinmiş. bu şekil de yaparak
onlardan korunacağına inanılırmış. bu inanç tam olarak bu gün
inanılmasa da kapılara ısırgan otu ve yemişken dalı asılmaktadır.
isırgan otuna elini değirildiği an ısırı batma)şekilde yakar aynı
şekilde yemişkenin de dikenleri çoktur.
değdiği an çok acı verir .bu niteliklerinden dolayı kapılara
asılması yapılmıştır.
3.hıdırellez sabahı devesil ve benzeri otlar ile tütsü yapılır.
bazı güçlere kaşı korunacağına inanılırmış. gelenekler bölümünde
tütsü ve tütsü ile yapılan inançlara geniş olarak yer
verilmiÅŸtir.
4.ateşten atlanınca günahlardan arınılacağına bulaşıcı hastalıklara
karşı korunacağına inanılmış. ateşi bir nevi aşı gibi uygulamışlar.
5.hıdırellez sabahı sağılan sütün dağıtılması ve bir kısmından da
taze peynir yapılıp dağıtılması o malın zekatı ve bir nevi hakka
şükranının ifadesi olarak kabul edilip uygulanmış .bu gün
bilinmediği için yapılmamaktadır.
6.salıngaçta sallanırken yapılan dua ve niyetlerin olacağına
sallanılmak suretiyle de bazı günahlardan kurtulacağına
inanılmış. ve uygulanılmış.
7.gün doğmadan ekinleri dolaşma geleneği ve inancı varmış. doğanın
yeniden yaratıldığına inanıldığı için bu yenilme içinde bulunmanın
insanlara bazı yararlıklar getireceğine inanılmış .o anı ve
duyguyu yaşamak ve duymak inancı ile uygulaması günümüze kadar
gelmiÅŸtir.
8.6 mayıs sabahı gün doğmadan çiğ üzerinde yuvarlanılırsa yeni
hayatın yeni doğanın gücünden bünyesine aktarılacağına inanılır
ve uygulanırmış. bedenine girmesi ile sağlıklı olma isteği
bulunmaktadır. ayrıca akan bir çeşmeden yüz
yıkanırmış. ayrıca gece düşen çiğ damlacılarını toplayıp yüz
yıkanırmış.
9.hıdırellez sabahı suya giden kişi evinden götürdüğü tere yağı
çeşmenin taşına sürer ve çeşmeden alınan suyun dinçlik ve yeni bir
yaşam gücü vereceğine inanılırmış. hayvanların verim gücünün
artacağına inanılırmış.
10.bütün gece uyumayanların hıdırellez çiçeği toplamaya hakkı
varmış. ancak sabaha kadar uyumadan durursa bu uygulamayı
yapabilirmiş. bunun içinde inançla sabır olmalıymış.
11.hıdırellez sabahı gün doğmadan akan bir derenin üzerinden
atlanır ondan sonra salıngaçtan sallanırmış.
12.arpa ve çavdar başağı ile genç kızların saçlarını belik yaparak
örmesi geleneği varmış. ayrıca o günleri yaşayanların başlarına
ve yakalarına gül takılması geleneğinin varlığından söz
ediyorlar .ayrıca yaşlısı gencin elinde hı dırellez yerinde
ellerinde birer demet çiçek vardır. çavdar ve arpalar hıdırelez
zamanı başak çıkarırlar. saçlara örülen belikler başak sırasını
andırır .hele yeşil başak ile örüldüklerinde bu gün hayal bile
edemeyeceğimiz güzel bir başak görünümü verirmiş.
13.ağaç kaşıklar ile o sabah yemek yenilirmiş .o sabah evde
misafirlerin dahi kaşıkları toplanır yakılırmış. eğer kaşıkların
içinde yanmayan olursa o eve o gece hızır'ın geldiğine
inanılırmış.
14.hıdırellez çöreği yapıldığı zaman 12 eşit parçaya
bölünür .ilk parça niyet hızır a çekilir. çekilen parçalarda çörek
içinde ki para kime çıkarsa o sene ki varlığın ona çıkacağına
inanılır. ikinci parça tarlalara sonra evde en büyük kişiye
çekilir.
15.taze peynir yeme geleneği uygulanırken eğer ev sahibi tarikat
ehli ise bir mürşit veya dervişe duadan evvel kısa bir çırak
uyarması yaptırılır.(tarikat kuralına göre mum yakılması)dua
ananeye göre bundan sonra yapılır.
16.hızır ve ilyas'ın bu gece buluştuğuna inanılır. yazın
başlangıcı kışın sonu olarak kabul edilir.
17.eskiden evlerin dışları toprak ile iç kısımları kireç ile
sıvanırdı .bu işlem hıdırellez'e bir ay kala yapılırmış.
hıdırellezide 3 hafta geçmeden sıva yapılmazmış.3 perşembe geçmeden)
toplam 7 perÅŸembe uygulamalarda ilke edinilmiÅŸ. bu konuda geniÅŸ
açıklama kurban geleneklerimizde geniş bir şekilde anlatılmıştır.
18.koyun sürüsü olanlar hıdırellez de yazı gördük başağı gördük
diye malı zekatı için körpeli kuzulardan kesilecek kıvama gelmiş
olanlardan birini kesip dağıttığı gibi bir kaç haneye yemek
veriyormuş .amaç kula yapılan hizmetin yani "halka hizmet hakka
hizmet" inancı ile yapılıyormuş. bir nevi gönül birleme bir gönül
e girmedir.
19.genç kızların gelecekte evlenip yuva kuracakları eşi ve iyi bir
hayat için bu niyetle gül dibine yüzük saklarlarmış. yüzükleri bir
kaba koyarlarmış. kabın içine de su konulur muş. bu su niyet ile
hıdırellez sabahı gül dibine dökülürmüş.
20.değirmencik oyunu sonrası bitiminin ardından değirmenin
toprağı tüm ambarlara saçılır. bolluk ve bereketin artacağına
inanılır. bu geleneğimiz günümüzde de halen
uygulanmaktadır .değirmencik oyunu etraflıca gelenek lerimizde
açıklanmıştır.
21.hıdırellez gecesi(5 mayıs akamı) tüm köylerimizde ahırların
ve ağılların üzerlerinden silah atılmaktadır. bu inancın niçin
yapıldığını sorduğumuzda hayvanların bulaşıcı hastalıklara
yakalanmaması ve çok olması dileğinden kaynaklandığını
söylüyorlar.
22.var ve yok mayası tutulur ona göre dilek tutulup yapılan ekmeğin
konu komşuya geleneğe göre dağıtılması inancı varmış. bu gün bile
pek çok yaşlılarımızın hatırlamadığı geleneklerimizdendir.
23.hıdırellez gecesi hak'tan dilenen dilekler edilen dualar hak
katında kabul ve makbul olunurmuş. bu günde inanılan bir
itikadımızdır.
24.trakyada'ki amuca kabilesi ve diğer ehli-beyt tarikatlarının
gül'e karşı aşırı derecede sevgileri ve itikatları vardır. hatta
iki tarikat mensuplarına halk gülşeni(gülşani ) lakabını takmıştır
ali koçlulara ve şeyh bedreddinilere).bu iki tarikatın gülşeni
tarikatı ile bir alakaları yoktur.biri şeyh bedreddini tarikatı
diğeri ise seyyit ali sultan'a bağlı evladiye kolu olan ali
koçlulardır .manilerimizde ve türkülerimizde gül büyük yer
tutmaktadır. nedenini araştırdığımızda çeşitli şeyler söylenmesine
rağmen net bir cevap alamadık .aşağıdaki örneğin bu konuya bir
fikir vereceğini umduğumuz için yazıyoruz.
"hıdırellez adetlerinde bir gül ağacı unsuru ortaya çıkıyor.
bunun sebebinin hızır ile ilyas'ın hıdırellez gecesi bir gül fidanı
dibinde buluşacakları olduğu müşade edilir." (7)
bektaşi ve alevilerde gül nefeslerimize bile konu olmuştur.
örneğini yazacağımız bu dörtlüğün iki şaire de mal edilmektedir.
ümmi sinan'mı yoksa seyyit nesimi 'yemi olduğunu bilemiyoruz. ilk
iki dörtlüğünü yazıyoruz.
bu gün ben pirime vardım
pirin cemal'i güldür gül
oturmuş taht makamına
tahtı revanı güldür gül
gülden terazi tutarlar
gülü gül ile tartarlar
gül alır gül satarlar
çarşı pazarı güldür gül.
25.hıdırellez de ve nevruz da mezarlıklar ziyaret edilir. dualar
okunur. mezar üzerleri temizlenip bakımları yapılır. fani
dünyanın manevi gücünün de olduğu hatırlanır ahiret e göçmüş
bulunanların da anılması yapılır. onlar için ha
yır işleri yapılır.
26.bir çok kişi hıdırellez geleneklerinin hatta oyunlarının bile
orta asya inançlarından olan şamanizm'e bağlıyorlar. sadece
trakya da tarikat kökenli olan amuca kabilesinin biyografisini
toplamaya başladığımda % 90 inanç ve geleneklerinin
itikatlarının şamanizm ile bağlantılı olduğunu gördüm. bazıları
isim ve şekil değiştirmesine rağmen özünden fazla uzaklaşamamıştır.
27.hıdırellez günü yapılan nohut ekmeğinin bolluk ve bereket
mayasının o eve geleceğine inanılmıştır. bu gün bileni ve
uygulayanı hemen hemen yok gibidir.
28.tarikat kökenlilerin hızır'a olan inançları büyüktür."kul
sıkışmadıkça hızır yetişmez" derler. biri zor anında yardım
görürse "hızır gibi yetiştin denilmesi bu inancın uzantısıdır.
inancın etkileri bektaşi ve alevi ozanlara da yansımıştır.
tekirdağın kılavuzlu köyünden merhum ali engin (sadayi') nin bir
nefesini örnek teşkil ettiği için yazıyoruz.
müminler derlenip bir cem olurlar
hızır ilyas demine hü demek için
bu kutlu günde hep bir candır
hızır ilyas demine hü demek için
ne güzel erkan kurmuş erenlerimiz
derlenip hep birlikte devran süreriz
evliyanın enbiyanın halini güderiz
hızır ilyas demine hü demek için
şirin olur cümle olur bu günde
şen şükran olun canlar ayn-i cemde
şifa bulurlar nuş çöker ol cemde
hızır ilyas demine hü demek için
şükür bizleri bu erkana ulaştırana
aşık olsun böyle cemale hizmet ocağına
sadayi bu gün eriştik güzel bahara
sadayi bu gün eriştik güzel bakarım
hızır ilyas demine hü demek için.
29.eskiden her kez in evinde hıdırellez sabahı ateş yakılmaz
hayvanların ve insanların üzerinden atladığı kutsal ateşten
evin ocağına ateş getirilirmiş. bu inanç ve itikat la yeni bir
hayata başlanırmış. ateşin insanın yediklerini pişirdiği ve
ısınmada kullandığı için ayrı bir kutsiliği vardır .hıdırellez
ateşine hızır'ın gücü geldiği inancı ile ateş oradan alınmakta imiş.
mayıs akşamı herkez evlerini önüne bolluk bereket getirsin diye darı
saçarmış.
31.hıdırellez akşamı gök kapılarının açılacağına hızır'ın gelip
kısmet dağıtacağına inanılırmış.
bu gece kısmete ihtiyacı olanlar sabaha kadar uyumayarak hızır'ı
beklermiş. eğer uyanursa hızır kısmetini veremeden gidermiş.
yaşar kemal "binboğalar efsanesi"nde anlatmıştır engüzel hıdırellez efsanesini..efsaneye göre 5 mayısı 6 mayısa bağlayan gece hızır ve ilyas peygamberler kayan iki yıldız şeklinde ,iki ayrı yönden gelip birleşirler ve yeryüzüne inerler..o birleşme anında tüm akarsular durur ve bir anlığına börtü böcek sessizliğe bürününür...bu birleşme anını sadece yüreğinde kötülük,içinde fesat olmayanlar farkedebilir..ve buna tanık olan ne dilerse olurmuş derler..
kitapta hikayesi anlatılan aşiret iskan kanunu gereğince yersiz yurtsuz kalma tehlikesi içindedir..tek umut hıdırelleze bağlanmıştır..aşirette en saf,en iyi niyetli,en kalbi temiz kim varsa ogece dilekte bulunacaktır...aşiret için yaylak,koyunlar için otlak ve çadırlarını kurmak için güvenli bir düzlük..üç kişi seçilir ve nehir kenarına otururlar yanyana..geceyarısına yakın..gözleri yıldızlarda,kulakları kirişte..
ilk ceren görür gökyüzünde kayıp birbirine kavuşan iki yıldızı,hızır ve ilyas ı..aşiret için dilemesi gerekenleri unutur ve dağlarda eşkıya olan biricik aşkına kavuşmayı diler diğer ikisine güvenerek..sonra köyün yaşlı emmisi duyar akarsuyun durduğunu..aşiret için..derken sonuna geldiği ömrü gelir aklına ve biraz daha ömür dileyiverir tanrıdan..son tanık 6-7 yaşlarında bir çocuktur..aşiret aklına bile gelmez babasını görmeyi diler.ve böylece aşiret devam eder yersiz yurtsuz serüvenine..
Tüm dileklerinizin gerçek olması dileğiyle.
BENİM İÇİN NAZIN BİR AN ÖNCE SAĞLIĞINA KAVUŞMASINI DİLEMEYİ UNUTMAYIN.
HIDIRELLEZ VE RÄ°TÃœELLERÄ°
hıdırellez günü 6 mayısa tekabül etmekte olup bizde kullanılan ve
rumi tabir edilen jülyen takvimin de ise 23 nisan gününe
rastlamaktadır işte hıdırellez gerçekte hızır ile ilyas'ın bir
araya geldiği gün olduğu inancı altında kışın sona erip yaz
mevsiminin başlamasının günü olarak kutlanmaktadır.(1).
hidirellez inançlarimiz ve itikatlarimiz.
1.hıdırellez sabahı sığırları sığıra kovarken eline meyve veren bir
ağacın dalından koparılan değnek ile icra edilir. bu geleneğimiz
hala uygulanmakta ve inanılmaktadır. bugünde tüm doğanın
yeşereceğine inanıldığından bu uygu lama ve inanç türemiş olabilir.
2. 5 mayıs akşamı tüm kapılara ısırgan otu veya yemişken dalı asılır.
cadıların ve kötülüklerin girmemesi içinmiş. bu şekil de yaparak
onlardan korunacağına inanılırmış. bu inanç tam olarak bu gün
inanılmasa da kapılara ısırgan otu ve yemişken dalı asılmaktadır.
isırgan otuna elini değirildiği an ısırı batma)şekilde yakar aynı
şekilde yemişkenin de dikenleri çoktur.
değdiği an çok acı verir .bu niteliklerinden dolayı kapılara
asılması yapılmıştır.
3.hıdırellez sabahı devesil ve benzeri otlar ile tütsü yapılır.
bazı güçlere kaşı korunacağına inanılırmış. gelenekler bölümünde
tütsü ve tütsü ile yapılan inançlara geniş olarak yer
verilmiÅŸtir.
4.ateşten atlanınca günahlardan arınılacağına bulaşıcı hastalıklara
karşı korunacağına inanılmış. ateşi bir nevi aşı gibi uygulamışlar.
5.hıdırellez sabahı sağılan sütün dağıtılması ve bir kısmından da
taze peynir yapılıp dağıtılması o malın zekatı ve bir nevi hakka
şükranının ifadesi olarak kabul edilip uygulanmış .bu gün
bilinmediği için yapılmamaktadır.
6.salıngaçta sallanırken yapılan dua ve niyetlerin olacağına
sallanılmak suretiyle de bazı günahlardan kurtulacağına
inanılmış. ve uygulanılmış.
7.gün doğmadan ekinleri dolaşma geleneği ve inancı varmış. doğanın
yeniden yaratıldığına inanıldığı için bu yenilme içinde bulunmanın
insanlara bazı yararlıklar getireceğine inanılmış .o anı ve
duyguyu yaşamak ve duymak inancı ile uygulaması günümüze kadar
gelmiÅŸtir.
8.6 mayıs sabahı gün doğmadan çiğ üzerinde yuvarlanılırsa yeni
hayatın yeni doğanın gücünden bünyesine aktarılacağına inanılır
ve uygulanırmış. bedenine girmesi ile sağlıklı olma isteği
bulunmaktadır. ayrıca akan bir çeşmeden yüz
yıkanırmış. ayrıca gece düşen çiğ damlacılarını toplayıp yüz
yıkanırmış.
9.hıdırellez sabahı suya giden kişi evinden götürdüğü tere yağı
çeşmenin taşına sürer ve çeşmeden alınan suyun dinçlik ve yeni bir
yaşam gücü vereceğine inanılırmış. hayvanların verim gücünün
artacağına inanılırmış.
10.bütün gece uyumayanların hıdırellez çiçeği toplamaya hakkı
varmış. ancak sabaha kadar uyumadan durursa bu uygulamayı
yapabilirmiş. bunun içinde inançla sabır olmalıymış.
11.hıdırellez sabahı gün doğmadan akan bir derenin üzerinden
atlanır ondan sonra salıngaçtan sallanırmış.
12.arpa ve çavdar başağı ile genç kızların saçlarını belik yaparak
örmesi geleneği varmış. ayrıca o günleri yaşayanların başlarına
ve yakalarına gül takılması geleneğinin varlığından söz
ediyorlar .ayrıca yaşlısı gencin elinde hı dırellez yerinde
ellerinde birer demet çiçek vardır. çavdar ve arpalar hıdırelez
zamanı başak çıkarırlar. saçlara örülen belikler başak sırasını
andırır .hele yeşil başak ile örüldüklerinde bu gün hayal bile
edemeyeceğimiz güzel bir başak görünümü verirmiş.
13.ağaç kaşıklar ile o sabah yemek yenilirmiş .o sabah evde
misafirlerin dahi kaşıkları toplanır yakılırmış. eğer kaşıkların
içinde yanmayan olursa o eve o gece hızır'ın geldiğine
inanılırmış.
14.hıdırellez çöreği yapıldığı zaman 12 eşit parçaya
bölünür .ilk parça niyet hızır a çekilir. çekilen parçalarda çörek
içinde ki para kime çıkarsa o sene ki varlığın ona çıkacağına
inanılır. ikinci parça tarlalara sonra evde en büyük kişiye
çekilir.
15.taze peynir yeme geleneği uygulanırken eğer ev sahibi tarikat
ehli ise bir mürşit veya dervişe duadan evvel kısa bir çırak
uyarması yaptırılır.(tarikat kuralına göre mum yakılması)dua
ananeye göre bundan sonra yapılır.
16.hızır ve ilyas'ın bu gece buluştuğuna inanılır. yazın
başlangıcı kışın sonu olarak kabul edilir.
17.eskiden evlerin dışları toprak ile iç kısımları kireç ile
sıvanırdı .bu işlem hıdırellez'e bir ay kala yapılırmış.
hıdırellezide 3 hafta geçmeden sıva yapılmazmış.3 perşembe geçmeden)
toplam 7 perÅŸembe uygulamalarda ilke edinilmiÅŸ. bu konuda geniÅŸ
açıklama kurban geleneklerimizde geniş bir şekilde anlatılmıştır.
18.koyun sürüsü olanlar hıdırellez de yazı gördük başağı gördük
diye malı zekatı için körpeli kuzulardan kesilecek kıvama gelmiş
olanlardan birini kesip dağıttığı gibi bir kaç haneye yemek
veriyormuş .amaç kula yapılan hizmetin yani "halka hizmet hakka
hizmet" inancı ile yapılıyormuş. bir nevi gönül birleme bir gönül
e girmedir.
19.genç kızların gelecekte evlenip yuva kuracakları eşi ve iyi bir
hayat için bu niyetle gül dibine yüzük saklarlarmış. yüzükleri bir
kaba koyarlarmış. kabın içine de su konulur muş. bu su niyet ile
hıdırellez sabahı gül dibine dökülürmüş.
20.değirmencik oyunu sonrası bitiminin ardından değirmenin
toprağı tüm ambarlara saçılır. bolluk ve bereketin artacağına
inanılır. bu geleneğimiz günümüzde de halen
uygulanmaktadır .değirmencik oyunu etraflıca gelenek lerimizde
açıklanmıştır.
21.hıdırellez gecesi(5 mayıs akamı) tüm köylerimizde ahırların
ve ağılların üzerlerinden silah atılmaktadır. bu inancın niçin
yapıldığını sorduğumuzda hayvanların bulaşıcı hastalıklara
yakalanmaması ve çok olması dileğinden kaynaklandığını
söylüyorlar.
22.var ve yok mayası tutulur ona göre dilek tutulup yapılan ekmeğin
konu komşuya geleneğe göre dağıtılması inancı varmış. bu gün bile
pek çok yaşlılarımızın hatırlamadığı geleneklerimizdendir.
23.hıdırellez gecesi hak'tan dilenen dilekler edilen dualar hak
katında kabul ve makbul olunurmuş. bu günde inanılan bir
itikadımızdır.
24.trakyada'ki amuca kabilesi ve diğer ehli-beyt tarikatlarının
gül'e karşı aşırı derecede sevgileri ve itikatları vardır. hatta
iki tarikat mensuplarına halk gülşeni(gülşani ) lakabını takmıştır
ali koçlulara ve şeyh bedreddinilere).bu iki tarikatın gülşeni
tarikatı ile bir alakaları yoktur.biri şeyh bedreddini tarikatı
diğeri ise seyyit ali sultan'a bağlı evladiye kolu olan ali
koçlulardır .manilerimizde ve türkülerimizde gül büyük yer
tutmaktadır. nedenini araştırdığımızda çeşitli şeyler söylenmesine
rağmen net bir cevap alamadık .aşağıdaki örneğin bu konuya bir
fikir vereceğini umduğumuz için yazıyoruz.
"hıdırellez adetlerinde bir gül ağacı unsuru ortaya çıkıyor.
bunun sebebinin hızır ile ilyas'ın hıdırellez gecesi bir gül fidanı
dibinde buluşacakları olduğu müşade edilir." (7)
bektaşi ve alevilerde gül nefeslerimize bile konu olmuştur.
örneğini yazacağımız bu dörtlüğün iki şaire de mal edilmektedir.
ümmi sinan'mı yoksa seyyit nesimi 'yemi olduğunu bilemiyoruz. ilk
iki dörtlüğünü yazıyoruz.
bu gün ben pirime vardım
pirin cemal'i güldür gül
oturmuş taht makamına
tahtı revanı güldür gül
gülden terazi tutarlar
gülü gül ile tartarlar
gül alır gül satarlar
çarşı pazarı güldür gül.
25.hıdırellez de ve nevruz da mezarlıklar ziyaret edilir. dualar
okunur. mezar üzerleri temizlenip bakımları yapılır. fani
dünyanın manevi gücünün de olduğu hatırlanır ahiret e göçmüş
bulunanların da anılması yapılır. onlar için ha
yır işleri yapılır.
26.bir çok kişi hıdırellez geleneklerinin hatta oyunlarının bile
orta asya inançlarından olan şamanizm'e bağlıyorlar. sadece
trakya da tarikat kökenli olan amuca kabilesinin biyografisini
toplamaya başladığımda % 90 inanç ve geleneklerinin
itikatlarının şamanizm ile bağlantılı olduğunu gördüm. bazıları
isim ve şekil değiştirmesine rağmen özünden fazla uzaklaşamamıştır.
27.hıdırellez günü yapılan nohut ekmeğinin bolluk ve bereket
mayasının o eve geleceğine inanılmıştır. bu gün bileni ve
uygulayanı hemen hemen yok gibidir.
28.tarikat kökenlilerin hızır'a olan inançları büyüktür."kul
sıkışmadıkça hızır yetişmez" derler. biri zor anında yardım
görürse "hızır gibi yetiştin denilmesi bu inancın uzantısıdır.
inancın etkileri bektaşi ve alevi ozanlara da yansımıştır.
tekirdağın kılavuzlu köyünden merhum ali engin (sadayi') nin bir
nefesini örnek teşkil ettiği için yazıyoruz.
müminler derlenip bir cem olurlar
hızır ilyas demine hü demek için
bu kutlu günde hep bir candır
hızır ilyas demine hü demek için
ne güzel erkan kurmuş erenlerimiz
derlenip hep birlikte devran süreriz
evliyanın enbiyanın halini güderiz
hızır ilyas demine hü demek için
şirin olur cümle olur bu günde
şen şükran olun canlar ayn-i cemde
şifa bulurlar nuş çöker ol cemde
hızır ilyas demine hü demek için
şükür bizleri bu erkana ulaştırana
aşık olsun böyle cemale hizmet ocağına
sadayi bu gün eriştik güzel bahara
sadayi bu gün eriştik güzel bakarım
hızır ilyas demine hü demek için.
29.eskiden her kez in evinde hıdırellez sabahı ateş yakılmaz
hayvanların ve insanların üzerinden atladığı kutsal ateşten
evin ocağına ateş getirilirmiş. bu inanç ve itikat la yeni bir
hayata başlanırmış. ateşin insanın yediklerini pişirdiği ve
ısınmada kullandığı için ayrı bir kutsiliği vardır .hıdırellez
ateşine hızır'ın gücü geldiği inancı ile ateş oradan alınmakta imiş.
mayıs akşamı herkez evlerini önüne bolluk bereket getirsin diye darı
saçarmış.
31.hıdırellez akşamı gök kapılarının açılacağına hızır'ın gelip
kısmet dağıtacağına inanılırmış.
bu gece kısmete ihtiyacı olanlar sabaha kadar uyumayarak hızır'ı
beklermiş. eğer uyanursa hızır kısmetini veremeden gidermiş.
yaşar kemal "binboğalar efsanesi"nde anlatmıştır engüzel hıdırellez efsanesini..efsaneye göre 5 mayısı 6 mayısa bağlayan gece hızır ve ilyas peygamberler kayan iki yıldız şeklinde ,iki ayrı yönden gelip birleşirler ve yeryüzüne inerler..o birleşme anında tüm akarsular durur ve bir anlığına börtü böcek sessizliğe bürününür...bu birleşme anını sadece yüreğinde kötülük,içinde fesat olmayanlar farkedebilir..ve buna tanık olan ne dilerse olurmuş derler..
kitapta hikayesi anlatılan aşiret iskan kanunu gereğince yersiz yurtsuz kalma tehlikesi içindedir..tek umut hıdırelleze bağlanmıştır..aşirette en saf,en iyi niyetli,en kalbi temiz kim varsa ogece dilekte bulunacaktır...aşiret için yaylak,koyunlar için otlak ve çadırlarını kurmak için güvenli bir düzlük..üç kişi seçilir ve nehir kenarına otururlar yanyana..geceyarısına yakın..gözleri yıldızlarda,kulakları kirişte..
ilk ceren görür gökyüzünde kayıp birbirine kavuşan iki yıldızı,hızır ve ilyas ı..aşiret için dilemesi gerekenleri unutur ve dağlarda eşkıya olan biricik aşkına kavuşmayı diler diğer ikisine güvenerek..sonra köyün yaşlı emmisi duyar akarsuyun durduğunu..aşiret için..derken sonuna geldiği ömrü gelir aklına ve biraz daha ömür dileyiverir tanrıdan..son tanık 6-7 yaşlarında bir çocuktur..aşiret aklına bile gelmez babasını görmeyi diler.ve böylece aşiret devam eder yersiz yurtsuz serüvenine..
YOUTUBE KANALIM
Hakkımda
- maikedi
- İzmirli... Atatürkçü.... Kafası hep karışık... Bunlargillerden... Anarşit... Akdenizli olmaktan gurur duyuyor .... Akdenizli olmak hayata karşı bir duruştur sanırım. Akdenizli olmak ; kanının deli akmasıdır, bağıra çağıra konuşmaktır, kalabalık aile sofralarıdır, kapı gıcırtısına oynamaktır, şarkılara ayakla ritm tutmaktır, zeytindir,zeytinyağıdır, teninin güneş yanığı rengini yıl boyu korumasıdır, güzel kızlardır, yakışıklı erkeklerdir, damak zevkidir, daha ötesi hayat zevkidir... Yani Akdenizli olmak bir ülkenin ötesinde bir iç denizin çevresinde yaşayan tüm insanların o deniz gibi rengarenk,kah huzurlu,kah deli dolu olmasıdır.Bir ülkeye değil bir denize kendini ait hissetmektir.
Popular Posts
-
Yıllardır alayım mı alsam mı diye düşünmekteydim ama bir türlü sıra gelmemişti Tefal Actifry almaya.Yakın arkadaşlarım iyi bilirler bir ürü...
-
Bir gün yazacağım sana Çizgisiz bir beyaz kağıda Ben seni çok sevdim Başka da bir diyeceğim yok ...
-
Başından dökülen suyun serinliği biraz kendine gelmesini sağlamıştı. Su damlalarının çıplak vücudundan süzülmesini izlerken gözleri halıda...
Devrim niteliğindeki DeFi Protokolü IPOR 22 Mart 2023'te Bitget'te listelenecek
Bitget, geleneksel finans oyuncuları için IPOR pratik çözümü ile DeFi ve TradFi arasındaki boşluğu dolduracak Victoria, Seyşeller, 20 Ma...