Değişik bir anneler günü kutlaması niyeti




























“Ben şanslı bir çocuktum artık anlıyorum anne .”


Çocukluğum cennet gibi bir yerde geçti.Dikili’nin Bademli Köyü’nde.Biz yazları köyün Alanlar adı ile bilinen yoğunlukla tarlaların olduğu kısmına göçerdik.Alanlarda dedemlere ait 5 dönümlük bir bahçemiz ve içinde iki göz odadan ibaret evimiz vardı.Sabahları yeni doğan günle birlikte gözümü açtığımı hatırlarım.Eğer o gün deniz dalgalı değilse babam beni denize götürecek demekti ve ilk sözcüğüm hep aynı olurdu:”Baba hadi kalk deniz tahta gibi.”




Alanlar, yaz süresince köyün büyük bir kısmının göçtüğü bir bölgeydi.Gözünüzün alabildiğine uzanan tütün tarlaları.Tütün dizmeyi çok küçük yaşta öğrendim.Tütünü kocaman iğnelere dizmeyi,o iğnelerden kargıları aktarmayı ve kurutmayı.Dizerken elinizdeki tütün zehirini,.O gün bugündür çok acı her şey tütün zehiridir benim için ,belki bu yüzden tütüne meyl etmemişimdir hiç.



Çocukluğumun bahçesi.Hatırlarsın mutlaka anne ,dedem çeşit çeşit sebze ekerdi bahçeye .Hiç unutmazsın ki o koparıp sana verecek çiçek bulamazsam o fasülyelerin çiçeklerini toplayıp sana getirdiğimi.Ama ben bu yüzden dalından kopan patlıcanın,fasülyenin ,domat’ın tadını bilirim.Kokusunu da.Bu yüzden migroslarda bile beni tanırlar tüm sebzeleri koklayıp almamdan.



























Bahçede meyvelerde vardı elbet.Kocaman bir kayısı ağacı,armut ve ayvanın aşılandığı bir ağaç,malta eriği,şeftali,kuyunun başındaki nar ağacı,hemen girişteki karadut ve tabiki yol boyunca uzanan incir ağaçları.İncirden düşen iflah olmaz derler bizde belki benimde arızamın sebepleridir incir ağaçları.



Kapının hemen yanında toprak bir fırın vardı.Orada büyükannemin pişirdiği ev ekmeklerine o yaşta pek pirim vermezdim doğrusu,beyaz ekmek arardım.Rahmetli dedem bizim için eşek sırtında köye iner ve beyaz ekmek alırdı bakkaldan.Şimdiyse o ev ekmeklerini yapmaya çalışıyorum ve bu hayatımdaki yaman çelişkilerden sadece biri anne …



Kocaman sofralarda bahçeden toplanmış sebzelerle yapılan yemekler yenirdi oralarda.Babamın tuttuğu balıklar.Büyükannemin kocaman kara tavasında yaptığı kızartmalar.Akşam saatlerinde kavrulan bademlerin ,ayçekirdeğinin kokusu…Lüks lambası ışığında oynanan fincan oyunu.Karanlıkta ardına saklandığımız zeytin ağaçları.



Ben çok güzel bir çocukluk geçirdim anne mutlaka sende biliyorsun.Sen benim yaşlarımdaydın o zaman.Şimdyse üzerinden yıllar geçti.Çocukluğumun geçtiği bahçede şimdi sadece zeytin ağaçları var.Dedemin ölmesi ile birlikte bahçeye göçemez olduk.Bizimle birlikte bir çok insanda gitmedi oralara.Alanlarda şimdi çok güzel evler var.İnsanlar için bir sayfiye yeri benim çocukluğumun tütün tarlaları.Bu hafta sonu gittiğimde yine yıkılmış o iki göz odada çocukluğumu aradım anne…O da göçük altında kalmış sanırım.



Bu hafta sonu anneler günü anne.Bu yazı ile ben seninde büyükanneminde anneler gününü kutlamak istemiştim aslında ama konu uzadı anlayacağın.Bu da bir nevi teşekkür sayılsın.

Seni çok seviyorum anneciğim.

Anneler günün kutlu olsun.

maikedi

İzmirli... Atatürkçü.... Kafası hep karışık... Bunlargillerden... Anarşit... Akdenizli olmaktan gurur duyuyor .... Akdenizli olmak hayata karşı bir duruştur sanırım. Akdenizli olmak ; kanının deli akmasıdır, bağıra çağıra konuşmaktır, kalabalık aile sofralarıdır, kapı gıcırtısına oynamaktır, şarkılara ayakla ritm tutmaktır, zeytindir,zeytinyağıdır, teninin güneş yanığı rengini yıl boyu korumasıdır, güzel kızlardır, yakışıklı erkeklerdir, damak zevkidir, daha ötesi hayat zevkidir... Yani Akdenizli olmak bir ülkenin ötesinde bir iç denizin çevresinde yaşayan tüm insanların o deniz gibi rengarenk,kah huzurlu,kah deli dolu olmasıdır.Bir ülkeye değil bir denize kendini ait hissetmektir.

1 yorum:

  1. Greetings from Italy, compliments for the photos, I encourage you in my blog photo.

    http://photosphera01.spaces.live.com

    Good luck,

    Marlow

    YanıtlaSil

Translate