her gece uyku diye yattığım sensin....
Bu Blogda Ara
sorma...yangınlardayım zaman zaman ...
sorma...utanırım
sorma söyleyemem...
sorma...utanırım
sorma söyleyemem...
beklenen şarkı
seven ne yapmaz?
arım balım peteğim...
sene de bir gün
Bu gece tüm iplerimi koparmama 5 var.Yarın bu evden çıktığım da köklerim bağlarım kalmayacak."Şair tüm şehirlerin sürgünü/kendi yüreğinde yatandır" demiştim yıllar önce.Şimdi başlı başına sürgünüm...Heryerde misafirim...Kim tutabilir ki beni...Kim.bağlayabilir tekrar bir yere...
posted from Bloggeroid
aslına bakarsan sevgili
ne kadar sevsem de boÅŸ
sensiz de yaÅŸayabiliyorum bak...
sensiz de gülüyorum arkadaşlarımın espirilerine,
sensiz de içebiliyorum rakıyı sadece peynirle,
sensiz de kahvaltı edebiliyorum pazar sabahları bahçede
sensiz de fotoğraflarını çekiyorum saklamaya değer bulduklarımın
sensiz de yaşıyorum anlayacağın
ama seninle olduÄŸu gibi olmuyor be...
ben seninle yaÅŸamak istiyorum
işte bu bütün mesele ...
ne kadar sevsem de boÅŸ
sensiz de yaÅŸayabiliyorum bak...
sensiz de gülüyorum arkadaşlarımın espirilerine,
sensiz de içebiliyorum rakıyı sadece peynirle,
sensiz de kahvaltı edebiliyorum pazar sabahları bahçede
sensiz de fotoğraflarını çekiyorum saklamaya değer bulduklarımın
sensiz de yaşıyorum anlayacağın
ama seninle olduÄŸu gibi olmuyor be...
ben seninle yaÅŸamak istiyorum
işte bu bütün mesele ...
Başı sonu belirsiz şiirler yazıyorum şu ara...
Ne kadar uzağım aslında sana
bazen ne kadar yakın...
Bir meçhule gider gibi veda ediyorum bu şehre
biliyorum ki bana açık değil kapıların.
Ah sevgilim...
ben hiç senin kuytularında sabahlamadım...
Ne kadar uzağım aslında sana
bazen ne kadar yakın...
Bir meçhule gider gibi veda ediyorum bu şehre
biliyorum ki bana açık değil kapıların.
Ah sevgilim...
ben hiç senin kuytularında sabahlamadım...
Sanma ki ,
Yalnızca senin yüreğin,
Maviye batan ege denizine baktığında …
Ellerim su ellerim yürek ,
Ve ellerim mavi .
Yalnızca senin yüreğin,
Maviye batan ege denizine baktığında …
Ellerim su ellerim yürek ,
Ve ellerim mavi .
Ve yüreÄŸim…
Asıl sen değil misin günahkar olan .
Sen ki çocuk,
Sen ki hain mavisi egenin…
Asıl sen değil misin günahkar olan .
Sen ki çocuk,
Sen ki hain mavisi egenin…
Sen yokken ben, her sabah suladım bahçedeki çiçekleri yağan yağmura aldırmadan...
Sen yokken ben, kahvaltıda yine boyoz ve yumurta yedim...
Sen yokken ben, okudum yeni çıkan ama pek popüler olamayan kitapları...
Sen yokken ben, şarkı söyledim hicaz makamında...
Sen yokken ben, birmilyonbirincikez gözümde yaşlarla izledim 'mesajınız var'ı...
Sen yokken ben, şiirler yazdım yitik bir aşkı anlatan...
Sen yokken ben, yine çaya üç şeker koyarak karıştırmadan içtim...
Sen yokken ben, yine bisiklete bindim akşamları...
Sen yokken ben, Buse ve Toprak'la birlikte oyunlar oynadım...
Sen yokken ben, rakıyı buzsuz içtim yaz sıcağına rağmen...
Sen yokken ben, aynı kaldım büyütmedim içimdeki çocuğu...
Sen yokken ben, inadına gülümsedim ağladıklarıma...
Sen yokken ben, yine sustum söylemediklerimi...
Sen yokken ben, aslında en çok seni özledim,ondan da bunca şeyi söyledim....
Sen yokken ben, kahvaltıda yine boyoz ve yumurta yedim...
Sen yokken ben, okudum yeni çıkan ama pek popüler olamayan kitapları...
Sen yokken ben, şarkı söyledim hicaz makamında...
Sen yokken ben, birmilyonbirincikez gözümde yaşlarla izledim 'mesajınız var'ı...
Sen yokken ben, şiirler yazdım yitik bir aşkı anlatan...
Sen yokken ben, yine çaya üç şeker koyarak karıştırmadan içtim...
Sen yokken ben, yine bisiklete bindim akşamları...
Sen yokken ben, Buse ve Toprak'la birlikte oyunlar oynadım...
Sen yokken ben, rakıyı buzsuz içtim yaz sıcağına rağmen...
Sen yokken ben, aynı kaldım büyütmedim içimdeki çocuğu...
Sen yokken ben, inadına gülümsedim ağladıklarıma...
Sen yokken ben, yine sustum söylemediklerimi...
Sen yokken ben, aslında en çok seni özledim,ondan da bunca şeyi söyledim....
Seninle yaşlanmak istiyorum. Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyım istiyorum. Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.
Yaşayalım kı, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız. Sen çok dertlenip, içip, arkadaşlarınla eve gelmelisin. Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız. Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.
YaÅŸayalım ki, paramız olunca sevinelim. Güzel günlerimizi, evimizde, bır ÅŸiÅŸe ÅŸarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız. Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek… Böylece yaÅŸamalıyız iÅŸte.
Sonra çocuğumuz olmalı, düşünsene, senin ve benim olan bir canlı. Geceleri ağladıkça sırayla susturmalıyız. Sen arada mızıkçılık yapmalısın. Ve ben söylenerek sıranı almalıyım. Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta kırmalısın. Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.
Zaman su gibi akıp giderken, herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı. Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden. Mutlu da olsa, kötü de olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı. Saçlara düşünce aklar ya da gidince aklar, çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehırden.
Kavgasız, her sabah gürültüyle uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz. Geceleri balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız. Eve gelip, benden kahve istemelisin. Çocuklar gelmeli zıyaretimize, geçmışteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız…
Öyle sevmelisin ki beni, bu yazdıklarım korkutmamalı seni. Tebessümler açtırmalı yüzünde. Bir gün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde, birbirimizi sevmenin gururu olmalı “herÅŸeyde”.
Can YÃœCEL
“Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.
Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
”Seni seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuÅŸmamızda boÅŸ yere saatlerce havadan sudan söz etmek.
Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
Aynı ÅŸeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte aÄŸlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek…
Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.
Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
Tanıdık birileriyle karşılaÅŸma tedirginliÄŸi ile yollarda yürümek yan yana… Elimdeki ÅŸemsiyeye inat yaÄŸmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeÄŸiyle seni beklemek… Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.
Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak… OkuduÄŸum kitabın sayfalarında dinlediÄŸim ÅŸarkıların türkülerin ÅŸiirlerin her mısrasında seni bulmak.
Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.
Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
Nereden bileceksin?
Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi… Isırmazdım dilimin ucunu… Özlemezdim seni yanımdayken.Kıskanmazdım.
Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yaÄŸmurlarda… Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her ÅŸarkıda serhoÅŸ olmazdım.
Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize… Ve her kulaçta haykırırdım seni..
Ama sen hiç benimle olmadın ki…
YA AKLIN BAÅžKA YERLERDEYDÄ° YA YÃœREĞİN…”
YA AKLIN BAÅžKA YERLERDEYDÄ° YA YÃœREĞİN…”
Can YÃœCEL
Dün gece yıllar önce yazdığım bir şiir geldi tekrar yazıldı aklıma.....
Ä°LAN-I AÅžK
Bir ömre ilk kez gözlerini açıp ”Merhaba” der gibi
yeniden doÄŸarken
-ki ilk güneşim gözlerindi-
senin kollarında büyümeyi diledim
ansızın bir yıldız kaydı.
büyüdüm günbegün
kokunla,terinle beslendi tutkularım
sesinle asırlık ninniler gebe kaldım
sonsuz renklerle boyadım tüm dünyayı
hiç yazılamayacak şiirler haykırdım yüzyıllar boyunca
gün geldi
yazının icad edilmediği çağlardan kalma konuşma balonları astım aramıza .
çünkü hiçbirşey anlatmadım sana
nasıl olsa herşeyi biliyordun...
hiç söylemedim seni sevdiğimi
zaten her zerrem haykırıyordu ismini
Sevda bu
Bir günden bir diğerine geçer gibi
biraz daha fazla
biraz daha sevecen
büyüyordu oda
benim gibi....
İşte böyle birtanem
aslında “(*)sen yalnızca benim için indirilmiÅŸ bir peygamberdin.”
ve ben şimdi söyleyemediklerimi anlatmaya hüküm giydim.
yetemese de sözcükler
Kağıda değil kalbime kazınmış
sonsuza dek dillerde dolaşacak,ama asla tamamen anlatılamayacak
eksilmeyecek artacak,kendini doÄŸuracak
yalnız gönül gözünün görebileceği bir sevda bırakıyorum sana
ve belki son kez itiraf ediyorum bugece
varoluşumun sırrını
seni seviyorum.....
(*) Küçük İskender İkizler Burcu Hikayeleri
Çocuk gibiyim şimdi
Aklımda anne nasihatları...
Iyi arkadaÅŸlar ediniyorum kendime...
AÄŸlamak yok.
Düşünce,kalkıp siliyorum dizleti
mı geçiyor...
...terli terli rakı içmiyorum artık...
Bakmıyorum kimsenin gözlerine iri iri...
Konuşmuyorum ağzım doluyken
Kimseyle konuşamıyorum sevgili
Çünkü ağzımda hep sana söylemek istediğim birşey,
Bir de giderken sende bıraktığım dizleri kanayan koca bir çocuk var...
A.Ağırlar
Aklımda anne nasihatları...
Iyi arkadaÅŸlar ediniyorum kendime...
AÄŸlamak yok.
Düşünce,kalkıp siliyorum dizleti
mı geçiyor...
...terli terli rakı içmiyorum artık...
Bakmıyorum kimsenin gözlerine iri iri...
Konuşmuyorum ağzım doluyken
Kimseyle konuşamıyorum sevgili
Çünkü ağzımda hep sana söylemek istediğim birşey,
Bir de giderken sende bıraktığım dizleri kanayan koca bir çocuk var...
A.Ağırlar
ben yaşadıklarımın hiçbirini unutmam.
ama evet ! yeri gelir susarım.
canımı çok yakan şeyler olur ama... yinede susarım, tükenirim.
buna izin de veririm aslında.. salaklığımdan mı? hayır!
ben kimseye ''git'' de demem, diyemem.
o kişi vazgeçilmez olduğundan mı? hayır.
ona o kadar şeye rağmen,o kadar değer veririm ki, hergün yaptıklarına utansın diye.
ama bir gün öyle bir giderim ki;
kaybedeceğim hiçbir şey olmaz!
not:ben beni bunca anlatamazdım...
ama evet ! yeri gelir susarım.
canımı çok yakan şeyler olur ama... yinede susarım, tükenirim.
buna izin de veririm aslında.. salaklığımdan mı? hayır!
ben kimseye ''git'' de demem, diyemem.
o kişi vazgeçilmez olduğundan mı? hayır.
ona o kadar şeye rağmen,o kadar değer veririm ki, hergün yaptıklarına utansın diye.
ama bir gün öyle bir giderim ki;
kaybedeceğim hiçbir şey olmaz!
not:ben beni bunca anlatamazdım...
çay bardağında
bırakılan dudak payı
kadar bile
uzak kalamam
gözlerine
yakın olsun isterim
ellerime ellerin
yanındaki beton binaya
yaslanması gibi
köhne bir evin
seni bir çivi
gibi çaktım
çünkü beynime
ve toplayıp
bütün kerpetenleri
attım denize
*Bu şiiri ilk duyduğum günün anısının kalbimde ki kelebekleri için....
bırakılan dudak payı
kadar bile
uzak kalamam
gözlerine
yakın olsun isterim
ellerime ellerin
yanındaki beton binaya
yaslanması gibi
köhne bir evin
seni bir çivi
gibi çaktım
çünkü beynime
ve toplayıp
bütün kerpetenleri
attım denize
*Bu şiiri ilk duyduğum günün anısının kalbimde ki kelebekleri için....
Sırtında kanatlarının ağırlığı,
adımlarken
Galata Kulesinin basamaklarını,
uçup uçamayacağını bilmiyordu Hazerfen.
Tek bir ÅŸeyden emindi
yürüyerek inmeyecekti
çıktığı merdivenden.
Dalgın bir güvercini yakalamak isteyen arkadaşlarının
üstüne dev bir kuş gölgesinin düştüğü günden beri
vejetaryen oldu Galata'nın kedileri.
Sürgüne gönderildiği kentin limanından İstanbul'a giden gemileri izlerken
konuverdi Hazerfenin önüne
üstüste iki kelebek.
Yeni bir düşü vardı uçarken sevişmek...
adımlarken
Galata Kulesinin basamaklarını,
uçup uçamayacağını bilmiyordu Hazerfen.
Tek bir ÅŸeyden emindi
yürüyerek inmeyecekti
çıktığı merdivenden.
Dalgın bir güvercini yakalamak isteyen arkadaşlarının
üstüne dev bir kuş gölgesinin düştüğü günden beri
vejetaryen oldu Galata'nın kedileri.
Sürgüne gönderildiği kentin limanından İstanbul'a giden gemileri izlerken
konuverdi Hazerfenin önüne
üstüste iki kelebek.
Yeni bir düşü vardı uçarken sevişmek...
yarıda kalmış aşkların hesapları içinde
denizlere açıldı içimizden biri
niçin gittiğini söylemeden.
doyulmamış arzularla doluydu yelkenleri
yıpranmış kelimelerin verdiği güvenden.
her an bir yeni su vardı,
her yeni suda bir yeni an.
deniz,dalgalarıyla gösteriyordu dışından
yaşananla düşünülenler arasındaki farkı.
bitmeyordu köpüklerle renkler
bir başka damlada,bir başka ışıkta başlamadan.
gözlerin önünde bir oyun,ardında bir oyun.
dışında ne varsa yeni,ne varsa gerçek.
yeni manzaralarla gelen yeni duygular
hani,eski kelimelerle olmasa
insanın ömrünce devam edecek.
gözlerin önünde bir oyun,ardında bir oyun.
anladı,ölmekle yaşamanın birleştiği noktada
yeni rüzgarlarla esen yeni korkulara
yeniliklerini bağışlamayan kelimelerin
nasıl düşman sığınaklar halinde direndiğini.
anladı,bütün olmuşlarla olanların
ve bütün olacakların
o kelimelerin içinde
kendisine varmadan eskidiÄŸini.
Özdemir Asaf
denizlere açıldı içimizden biri
niçin gittiğini söylemeden.
doyulmamış arzularla doluydu yelkenleri
yıpranmış kelimelerin verdiği güvenden.
her an bir yeni su vardı,
her yeni suda bir yeni an.
deniz,dalgalarıyla gösteriyordu dışından
yaşananla düşünülenler arasındaki farkı.
bitmeyordu köpüklerle renkler
bir başka damlada,bir başka ışıkta başlamadan.
gözlerin önünde bir oyun,ardında bir oyun.
dışında ne varsa yeni,ne varsa gerçek.
yeni manzaralarla gelen yeni duygular
hani,eski kelimelerle olmasa
insanın ömrünce devam edecek.
gözlerin önünde bir oyun,ardında bir oyun.
anladı,ölmekle yaşamanın birleştiği noktada
yeni rüzgarlarla esen yeni korkulara
yeniliklerini bağışlamayan kelimelerin
nasıl düşman sığınaklar halinde direndiğini.
anladı,bütün olmuşlarla olanların
ve bütün olacakların
o kelimelerin içinde
kendisine varmadan eskidiÄŸini.
Özdemir Asaf
Ünlü bir müzikalin ünlü bi şarkısıdır."Goodnight my someone"Ben Ally Mc Beal'da dinleyene kadar habersizdim şarkıdan.Hayali bir sevgiliye iyi geceler diler şarkı ..Herkesin içinde bir hayaldir.Bir umuttur..Kalbinin onunla atacağı birisi...Onun yanındayken mutluluktan gözlerinin içinin güldüğü biri..Hayatınız boyunca onu ararsınız.Bazen bulduğunuzu sanırsınız..Her yanılma içinizdeki umudu bir parça daha kırar..Ama üzücü olan onu bulmakmıdır,bulup yitirmekmi?
Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,kendimi bulduğumda anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
Kendi yolumu çizdiğimde anladım..
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..
Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım..
Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..
Bir insanı herhangi biri kırabilir,ama bir tek en çok sevdiği, acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım..
Fakat,hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..
Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım..
''Sana ihtiyacım var, gel ! '' diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana ''git'' dediğimde anladım..
Biri sana ''git'' dediÄŸinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiÅŸ sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım..
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş,her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..
Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş pişman olmak,
Gerçekten pişman olduğumda anladım..
Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiÅŸ,
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..
Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,
Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım..
Sevgi emekmiÅŸ,
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş...
CAN YÃœCEL
Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını,kendimi bulduğumda anladım.
Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,
Kendi yolumu çizdiğimde anladım..
Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak,dinleyerek değil..
Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım..
Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,
Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..
Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını anladım..
Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,
Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..
Bir insanı herhangi biri kırabilir,ama bir tek en çok sevdiği, acıtabilirmiş,
Çok acıttığında anladım..
Fakat,hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..
Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
Yüreğini elime koyduğunda anladım..
''Sana ihtiyacım var, gel ! '' diyebilmekmiş güçlü olmak,
Sana ''git'' dediğimde anladım..
Biri sana ''git'' dediÄŸinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiÅŸ sevmek,
Git dediklerinde gittiğimde anladım..
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş,her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..
Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş pişman olmak,
Gerçekten pişman olduğumda anladım..
Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiÅŸ,
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..
Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,
Beni af etmeni ölürcesine istediğimde anladım..
Sevgi emekmiÅŸ,
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş...
CAN YÃœCEL
sana kağıt kalem yardımıyla seslenişim yeni başlamıyor bilirsin.Sözcükler ağzımdan dökülmüyorki senin yanında.ama kağıta bakarken konuşmak çok kolay.boş bir kağıta saatlerce anlatabilirim seni ne kadar sevdiğimi.Sana söyleyemem ama.Bazen söylememek gerekir.Seni seviyorum dememek gerekir,seni özledim dememek gerekir...Sustuğun sözcükler içinde nasılda büyür bilirmisin.Hergün bir çığ gibi sınırsızca büyür.Söyleyemediğin sözcükler gözünde yaşlara dönüşür.Ve içindeki çığ gözlerinden akar yaş diye.Bir süre sonra herşeye ağlayan biri olursun.Çünkü içindeki sözcükler artık seni yemeye başlamışlardır ve sen söylenmeyen bir sözcüğe dönüşmüşsündür.Söylenemeyen bir sözcüğe dönüşmemek için yazıyorum seni...
Bazı sesler sesimiz olur....
Susmazlar asla....
YAÅžAMAYA DAÄ°R
1
YaÅŸamak ÅŸakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaÅŸamak olduÄŸunu bildiÄŸin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmiÅŸinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
1947
2
Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
Diyelim ki, dövüşülmeye deşer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
Diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
1948
3
Bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boÅŸ bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluÄŸu ÅŸimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
"Yaşadım" diyebilmen için...
Susmazlar asla....
YAÅžAMAYA DAÄ°R
1
YaÅŸamak ÅŸakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaÅŸamak olduÄŸunu bildiÄŸin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmiÅŸinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.
1947
2
Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
Diyelim ki, dövüşülmeye deşer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
Diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
1948
3
Bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boÅŸ bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluÄŸu ÅŸimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
"Yaşadım" diyebilmen için...
YOUTUBE KANALIM
Hakkımda
- maikedi
- İzmirli... Atatürkçü.... Kafası hep karışık... Bunlargillerden... Anarşit... Akdenizli olmaktan gurur duyuyor .... Akdenizli olmak hayata karşı bir duruştur sanırım. Akdenizli olmak ; kanının deli akmasıdır, bağıra çağıra konuşmaktır, kalabalık aile sofralarıdır, kapı gıcırtısına oynamaktır, şarkılara ayakla ritm tutmaktır, zeytindir,zeytinyağıdır, teninin güneş yanığı rengini yıl boyu korumasıdır, güzel kızlardır, yakışıklı erkeklerdir, damak zevkidir, daha ötesi hayat zevkidir... Yani Akdenizli olmak bir ülkenin ötesinde bir iç denizin çevresinde yaşayan tüm insanların o deniz gibi rengarenk,kah huzurlu,kah deli dolu olmasıdır.Bir ülkeye değil bir denize kendini ait hissetmektir.
Popular Posts
-
Yıllardır alayım mı alsam mı diye düşünmekteydim ama bir türlü sıra gelmemişti Tefal Actifry almaya.Yakın arkadaşlarım iyi bilirler bir ürü...
-
Bir gün yazacağım sana Çizgisiz bir beyaz kağıda Ben seni çok sevdim Başka da bir diyeceğim yok ...
-
Başından dökülen suyun serinliği biraz kendine gelmesini sağlamıştı. Su damlalarının çıplak vücudundan süzülmesini izlerken gözleri halıda...
Devrim niteliğindeki DeFi Protokolü IPOR 22 Mart 2023'te Bitget'te listelenecek
Bitget, geleneksel finans oyuncuları için IPOR pratik çözümü ile DeFi ve TradFi arasındaki boşluğu dolduracak Victoria, Seyşeller, 20 Ma...