ilan-ı aşk

Dün gece yıllar önce yazdığım bir şiir geldi tekrar yazıldı aklıma.....




İLAN-I AŞK


Bir ömre ilk kez gözlerini açıp  ”Merhaba” der gibi
yeniden doğarken
-ki ilk güneşim gözlerindi- 
senin kollarında büyümeyi diledim
ansızın bir yıldız kaydı.

büyüdüm günbegün
kokunla,terinle beslendi tutkularım
sesinle asırlık ninniler gebe kaldım 
sonsuz renklerle boyadım tüm dünyayı
hiç yazılamayacak şiirler haykırdım yüzyıllar boyunca 

gün geldi 
yazının icad edilmediği çağlardan kalma konuşma balonları astım aramıza .
çünkü hiçbirşey anlatmadım sana 
nasıl olsa herşeyi biliyordun...
hiç söylemedim seni sevdiğimi
zaten her zerrem haykırıyordu ismini 

Sevda bu
Bir günden bir diğerine geçer gibi 
biraz daha fazla
biraz daha sevecen 
büyüyordu oda 
benim gibi....

İşte böyle birtanem 
aslında  “(*)sen yalnızca benim için indirilmiş bir peygamberdin.”
ve ben şimdi söyleyemediklerimi anlatmaya hüküm giydim.
yetemese de sözcükler
Kağıda değil kalbime kazınmış
sonsuza dek dillerde dolaşacak,ama asla tamamen anlatılamayacak
eksilmeyecek artacak,kendini doğuracak
yalnız gönül gözünün görebileceği bir sevda bırakıyorum sana
ve belki son kez itiraf ediyorum bugece
varoluşumun sırrını
seni seviyorum.....

(*) Küçük İskender İkizler Burcu Hikayeleri

maikedi

İzmirli... Atatürkçü.... Kafası hep karışık... Bunlargillerden... Anarşit... Akdenizli olmaktan gurur duyuyor .... Akdenizli olmak hayata karşı bir duruştur sanırım. Akdenizli olmak ; kanının deli akmasıdır, bağıra çağıra konuşmaktır, kalabalık aile sofralarıdır, kapı gıcırtısına oynamaktır, şarkılara ayakla ritm tutmaktır, zeytindir,zeytinyağıdır, teninin güneş yanığı rengini yıl boyu korumasıdır, güzel kızlardır, yakışıklı erkeklerdir, damak zevkidir, daha ötesi hayat zevkidir... Yani Akdenizli olmak bir ülkenin ötesinde bir iç denizin çevresinde yaşayan tüm insanların o deniz gibi rengarenk,kah huzurlu,kah deli dolu olmasıdır.Bir ülkeye değil bir denize kendini ait hissetmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Translate