KAPAMA








Çocukluğumun bir numaralı bayram yemeği.Babaannemin tek göz odasında yer sofrasına yayılır Aynı tepsiden kapama yerdik.Bazen biz çocuklara mutfakta sofra hazırlardı.Ailenin küçük kızları olarak abimlerden bize yemek kalması pek kolay değildi.Bu yüzden ya Oktay abim ya da Hüseyin abim olaya el koyar bize tepsinin köşesine ayırırlardı.
Kapamanın pişmesi adeta bir ritueldi.Kurban parçaları ile birlikte maşinganın(fırınlı bir soba) içinde pişen yemeğin kokusu şu an bile burnuma geliyor.
Babaannem öldükten sonra o kocaman bayram sofraları da kapamada yapılmaz oldu.Herkes kendi ailesinde yiyor bayram yemeklerini.Ama hala sanırım hepimizin burnuna kapamanın kokusu geliyor ve hiçbir yemek çocukluk tadını vermiyor şimdilerde.

İşte malzemeleri
İri parçalara ayrılmış tercihen kemikli  kuzu eti (ya da 5-6 adet tavuk baget yada parçalanmış tavuk eti)
1 ölçü pirinç
2 ölçü tavuk ya da et suyu
Bol karabiber
Tuz
Birkaç parça margarin yada tereyağ

YAPILIÅžI:
Etleri iyice yıkayıp süzün.İyice kurulayın.Lezzeti arttırmak için etrafı kahverengileÅŸene kadar 5-10 dk. Kızartın.Aynı tencereye üstünü örtecek kadar su ve tuz ekleyip iyice haÅŸlayın. Bu arada  pirinci bir kaba alın üstüne bir tutam tuz ve kaynar su ekleyerek yarım saat dinlendirin. Dinlenen pirinçleri iyice yıkayıp süzün. Tepsinin altına ince bir tabaka halinde yayın. HaÅŸladığınız Etleri pirincin üstüne sıralayın. Et suyunu ince tel süzgeçten geçirin ve iki ölçü suyu tepsinin kenarından yavaşça dökün. YavaÅŸ yavaÅŸ dökün ki tepsideki pirinçler karışmasın. Geldik en büyük lezzet sırrına üstüne bolca karabiber dökün. Birkaç parça tereyaÄŸda koyun.Normal fırında sadece alt kısmını çalıştırıp suyunu çekene kadar piÅŸirin. Daha sonra üst ızgarayı çalıştırıp etleri hafif kızartın. (Çok kalırsa pirinçler kurur aman dikkat)Üzerine bir tepsi örtüp biraz demlendikten sonra servis yapın.Afiyet olsun.

maikedi

İzmirli... Atatürkçü.... Kafası hep karışık... Bunlargillerden... Anarşit... Akdenizli olmaktan gurur duyuyor .... Akdenizli olmak hayata karşı bir duruştur sanırım. Akdenizli olmak ; kanının deli akmasıdır, bağıra çağıra konuşmaktır, kalabalık aile sofralarıdır, kapı gıcırtısına oynamaktır, şarkılara ayakla ritm tutmaktır, zeytindir,zeytinyağıdır, teninin güneş yanığı rengini yıl boyu korumasıdır, güzel kızlardır, yakışıklı erkeklerdir, damak zevkidir, daha ötesi hayat zevkidir... Yani Akdenizli olmak bir ülkenin ötesinde bir iç denizin çevresinde yaşayan tüm insanların o deniz gibi rengarenk,kah huzurlu,kah deli dolu olmasıdır.Bir ülkeye değil bir denize kendini ait hissetmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Translate