önsöz

Can Dündar'ın Yarim Haziran kitabından...Biraz değiştirerek alıntı...


Pek konuşkan değilimdir kendime karşı...
Ne zaman kendimle başbaşa kalsam susar dilim,ama durmaz kalemim.
Kalemim tercümanıdır dilimin;o bilir hissettiklerimi ve koyu bir mürekkebe bulayarak diyemediklerimi.
Alem söver kızınca;ben yazarım...
Alem söyler sevince;ben yazarm...
Alem cayar bıkınca;ben yazarım...

Ne kızdığıma sövebildim,ne sevdiğime diyebildim,ne bıktığımdan cayabildim bu huyum yüzünden.
,,,
Gün geldi birikti yazdıklarım sığmadı içime...buradan paylaştım sizinle.
...
Biliyorum bir tür duygusal teşhircilik yaptığım.Lakin biliyorum ki yazılanlar paylaşmak içindir.Bu yüzden transparan bir elbise gibi giyiyorum tüm satırlarımı üstüme.
İçimi görenler....İçini açabilsin diye....

maikedi

İzmirli... Atatürkçü.... Kafası hep karışık... Bunlargillerden... Anarşit... Akdenizli olmaktan gurur duyuyor .... Akdenizli olmak hayata karşı bir duruştur sanırım. Akdenizli olmak ; kanının deli akmasıdır, bağıra çağıra konuşmaktır, kalabalık aile sofralarıdır, kapı gıcırtısına oynamaktır, şarkılara ayakla ritm tutmaktır, zeytindir,zeytinyağıdır, teninin güneş yanığı rengini yıl boyu korumasıdır, güzel kızlardır, yakışıklı erkeklerdir, damak zevkidir, daha ötesi hayat zevkidir... Yani Akdenizli olmak bir ülkenin ötesinde bir iç denizin çevresinde yaşayan tüm insanların o deniz gibi rengarenk,kah huzurlu,kah deli dolu olmasıdır.Bir ülkeye değil bir denize kendini ait hissetmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Translate