tutunamayanlar

'' ben karagöz filan değilim. herkes birikmiş bizi seyrediyor. dağılın! kukla oynatmıyoruz burada. acı çekiyoruz. kapı kapı dolaşıp dileniyoruz. son kapıya geldik. insaf sahiplerine sesleniyoruz. ey insaf sahipleri! ben ve olric sizleri sarsmaya geldik. dünya tarihinde eşi görülmemiş bir duygululukla ve kendini beğenmişçesine ve kendinibeğenmişçesinesankibizdenöncebirşeysöylenmemişçesinegillerden olmaktan korkmadan kapınızı yumrukluyoruz. dilenciler krallığının en küstah soylusu olarak kişiliğimizi burnunuza dayıyoruz........ sizi ağlatmaya ve burnunuzdan getirmeye geldik. size dünyanın dörtten fazla bucağı olduğunu göstermeye geldik. bitmez tükenmez sızlanmalarımızla ananızı ağlatmaya niyetliyiz.''
"önce kelime vardı " diye basliyor yohannaya gore incil.kelimeden once de yalnizlik vardi.ve kelimeden sonra da var olmaya devam etti yalnizlik.kelimenin bittigi yerde basladi;kelime soylenemeden once basladi.kelimeler yalnizligi unutturdu ve yalnizlik kelimelerle birlikte yasadi insanın icinde.kelimeler yalnizligi anlatti ve yalnizligin icinde kayboldu.yalnız kelimeler aciyi dindirdi ve kelimeler insanin aklina geldikce,yalnizlik buyudu dayanilmaz oldu."
-sf 153-
"üniversitede en çok sevdiğim öğrenciler, yıllardır okulu bitiremeyenlerdi. yanlarından ayrılamazdım. onların başarısızlık masallarını büyük bir hayranlıkla dinlerdim. sonra onları öğrenci olarak bıraktım üniversitede: ben bitirdim. meyhane arkadaşlarını da meyhanede bıraktım; ülkü arkadaşlarını da ülküleriyle başbaşa. bir yerde durmasını bilemedim. hiçbir yere varamadım. en çok da, başarısızların yanında kalmayı becermek istedim. beşiktaş'taki koltuk meyhanesindeki reşit beyle geçirmek isterdim bütün yaşantımı. beni bir yerde barındırmadılar." (s. 664)
- herkes geçer diyor. geçer mi olric ? herkes ne bilir acımı. herkes ne bilsin acımızı. yaşar gibi yapmaktan, özlemez gibi yapmaktan iyiymiş gibi yapmaktan.. nefes alıp onu içimde tutmaktan ve o nefeste boğulmaktan sıkıldım. ki nefessizlikten değil, nefesten boğulmaktır marifetimiz olric.
- evet efendimiz.
- bana katıldığını bilmek güzel. arada ses verme...n güzel. içimin.. sesi de olmasa ölürüm yalnızlıktan..
"tutturmuşlar biz ayrıldık diyorlar !..öyle mi olric ?..ayrıldık mı biz..? bu insanlar gerçekten deli olric ; senin içimde saklandığını hala göremediler...! "
"- gözden ırak, gönülden de ırak olur mu efendim?
- hayır olric... yüreğinde bi yer açıp oraya oturttuğun her kimse, seninle birlikte gider her yere.
- ben kötü biri miyim efendim? yüreğimde giden onca insanın yüreğinde bir yerim olduğuna neden inanmakta zorlanıyorum?
- onlar gerçekten gittiği içindir olric..."

"hiçbir gerçek yaşantım olmasaydı daha kolay geçirebilirdim zamanı yaşamak diye bir gerçek olduğunu bilmezdim oysa sen bana ilk gerçek yaşantıyı tanıtmakla yaşamadığım bütün hayallerimin gerçekleşebileceği saplantısına kapılmama sebep oldun(...)" (519)

maikedi

İzmirli... Atatürkçü.... Kafası hep karışık... Bunlargillerden... Anarşit... Akdenizli olmaktan gurur duyuyor .... Akdenizli olmak hayata karşı bir duruştur sanırım. Akdenizli olmak ; kanının deli akmasıdır, bağıra çağıra konuşmaktır, kalabalık aile sofralarıdır, kapı gıcırtısına oynamaktır, şarkılara ayakla ritm tutmaktır, zeytindir,zeytinyağıdır, teninin güneş yanığı rengini yıl boyu korumasıdır, güzel kızlardır, yakışıklı erkeklerdir, damak zevkidir, daha ötesi hayat zevkidir... Yani Akdenizli olmak bir ülkenin ötesinde bir iç denizin çevresinde yaşayan tüm insanların o deniz gibi rengarenk,kah huzurlu,kah deli dolu olmasıdır.Bir ülkeye değil bir denize kendini ait hissetmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Translate