iki satırlık adamlar üzerine

Aslında şarkıyı ilk dinlediğimde sevmiştim.Ferhat Göçer'in 2. albümüydü."Vur kadehi ustam bu gecede sarhoşuz" diyordu şarkıda.:) Sonra şarkıyı yazarı Sıla'dan dinledim geçen gün.Bir tek cümle günlerdir beynimde dönüyor."İki satırlık adamları musallat ettik ömrümüze" Sanırım bu sözcüğün beni bu kadar sarma sebebi şu sıra hayatımla bir hesaplaşma süreci yaşamam.Bahar da sık yaptığım bir şeydir bu.Bahar temizliği sırasında kendimi ruhumun gizli köşelerinde de temizlik yaparım.Evin genel kargaşası ile içimin kargaşası içindeki uyuma gülümserim :) Hani eve sığamıyorum ortada da bazen kendime de sığamıyorum gibi geliyor :)
Neyse bu bahar temizliğinin göbeğine denk geldi Sıla'nın sözleri.Elimdeki süpürgeyi kenara bıraktım ve bu söz üzerine düşünmeye başladım.Kimdi bu iki satırlık adamlar ve neden onları hayatımıza musallat ediyorduk.Öncelikle bence kendileri genelde çok gösterişli adamlar oluyorlardı.Bu gösteriş fiziksel ya da ruhsal olabilir.Çok yakışıklı ya da çok entellektüel adamlar oluyorlar.Çünkü içindeki azı kapatmak için bu çoktan yardım alıyorlar.Hepsi çok iyi görünür,çok iyi anlar,çok iyi konuşur,çok iyi yemek yapar,çok iyi sevişir,çok iyi okur ,çok iyi yazar...Mübarek çok iyidir hep...Ama hepsinin içinde bir ıssız adam filmi çevrilir sanki.O çok görünen adamlar bir süre sonra sizin karşınızda aslında o kadar çok olmadıklarını farkederler.Çünkü 21. yüzyılın en büyük laneti vardır sizde.Ayakları yere basan,güçlü,zeki,güzel kadınlardansanız eğer bridget jones'ta söylendiği gibi deriniz pullarla kaplı demektir.İşte bu adamlar karşınızda koca bir ansiklopedi gibi dururlarken farkedersiniz birden aslında iki satırdan ibaret olduklarını.Merhaba...Elveda...Bu iki sözcüğün arasını doldurmak zordur iki satırlık adamlarla.Çünkü onlar öyle çok doldurmaya çalışırlar ki bomboş sözcükler,imgelemler uçuşur ortalıkta.Size kendilerinin ne muhteşem,ne dayanılmaz ,ne vazgeçilmez biri olduğunu anlatırlarken sizin kulaklarınızda boşluğun uğultusu çoktan esmeye başlamıştır.Ve ikinci satır parlamaktadır karşınızda...Şanslıysanız eğer.İki satırlık adamları ömrünüzce sırtınızda taşımazsınız.Siz farkedersiniz onların aslında iki satırdan ibaret olduklarını.Ve doğru hikayelere doğru yönelirsiniz.Basit sözcüklerle yazılmış ama sonu mutlu biten hikayelere...Benim gibi..Umarım...

maikedi

İzmirli... Atatürkçü.... Kafası hep karışık... Bunlargillerden... Anarşit... Akdenizli olmaktan gurur duyuyor .... Akdenizli olmak hayata karşı bir duruştur sanırım. Akdenizli olmak ; kanının deli akmasıdır, bağıra çağıra konuşmaktır, kalabalık aile sofralarıdır, kapı gıcırtısına oynamaktır, şarkılara ayakla ritm tutmaktır, zeytindir,zeytinyağıdır, teninin güneş yanığı rengini yıl boyu korumasıdır, güzel kızlardır, yakışıklı erkeklerdir, damak zevkidir, daha ötesi hayat zevkidir... Yani Akdenizli olmak bir ülkenin ötesinde bir iç denizin çevresinde yaşayan tüm insanların o deniz gibi rengarenk,kah huzurlu,kah deli dolu olmasıdır.Bir ülkeye değil bir denize kendini ait hissetmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Translate