Ankara'ya....

Bir sevdayı ne kadar taşıyabilirsiniz içinizde.Ya da ona ne kadar zamanda veda edebilirsiniz? Sevmek için insana ne kadar süre gerekir,sevmek için insana neler gerekir? Bu tip soruların içinde yuvarlanıyorum son günlerde.Çevremde herkes bir acının içinde kıvranıyor.Benim çevremde neden acı aÅŸkın baÅŸrol oyuncusu diye düşünmeden edemiyorum.Aklıma sen geliyorsun.Bir çocukluk sevdası olarak içime düşen ve sonra beni yok eden sen.15 yıl dile kolay.15 yıl direndim seni sevmekte.İçimdeki tüm duyguları öldürdüm seni yaÅŸatmak için.Ama her dakikasına deÄŸdi inan bana.”Bunlar bana yaptığın yazılı tacizler” demiÅŸtin .Dün gibi kulağımda sesinin o haylaz tonu.Ne acı bir tesadüftür ki senden sonra ilk defa sevebileceÄŸime inanadığım adamdan da duydum aynı sözcükleri Ama bu sefer yüreÄŸime acı bir tokat gibi indi aynı sözcükler.Oysa o kadar çok ÅŸey birikmiÅŸti ki içimde ..Bilmiyordu..ona söylemesem o sözcükler beni yakıp yok edecekti bilmiyordu ... Bu yüzden her yazımın içinde bu üç noktalar gizli yine.Yine içimde söyleyemediÄŸim kelimeleri üç noktalara mahkum ediyorum.Yine bir kış gecesinde ,Ankara'da kar yağıyor benim içime vuruyor ayazı.Nerdesin? Gel hadi...Görmüyor musun ...Sana ihtiyacım var...

maikedi

İzmirli... Atatürkçü.... Kafası hep karışık... Bunlargillerden... Anarşit... Akdenizli olmaktan gurur duyuyor .... Akdenizli olmak hayata karşı bir duruştur sanırım. Akdenizli olmak ; kanının deli akmasıdır, bağıra çağıra konuşmaktır, kalabalık aile sofralarıdır, kapı gıcırtısına oynamaktır, şarkılara ayakla ritm tutmaktır, zeytindir,zeytinyağıdır, teninin güneş yanığı rengini yıl boyu korumasıdır, güzel kızlardır, yakışıklı erkeklerdir, damak zevkidir, daha ötesi hayat zevkidir... Yani Akdenizli olmak bir ülkenin ötesinde bir iç denizin çevresinde yaşayan tüm insanların o deniz gibi rengarenk,kah huzurlu,kah deli dolu olmasıdır.Bir ülkeye değil bir denize kendini ait hissetmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Translate