KLEFTİKO



















Bu haftasonu suyun öteki yakasına gidelim dedim.Annem ,teyzem,kardeşim ve çocuklar bendeydiler ve ben sürekli mutfaktaydım nerdeyse.Aslında önce detaylı bir akşam yemeği için planlanmıştı kleftiko ama birde kek ,mercimek köftesi falan derken yemekte aperatiflerle birlikte yendi.           
Kleftiko bir et yemeği.Tarifi Akdeniz Yemekleri kitabından aldım ama ben kendime göre uyarladım.Yemeği yapmak için ilk önce 1 kg. kuzu pirzola ya da bifteğe ihtiyacınız var.Kurban bayramında farklı şekilerde de denemeyi planlıyorum.Bir kapta 2 limonun suyu ve taze baharatları karıştırıyorsunuz(ince kıyılmış kekik,biberiye,mercanköşk kullandım ben) içine biraz karabiber ve tuzda ilave edip etleri bu sosa bulayıp dolapta 4 saat bekletiyorsunuz.Bu süre içinde etler iyice yumuşuyor.Bu dört saatin ardından pirzolaları sosun olduğu kaptan alıp iki tarafları kağıt havluyla kurulayın ama marine sosu kullanacaksınız bekleyin.Daha sonra bir tavaya az miktarda zeytinyağı koyup pirzolaların her iki yüzünüde kahverengileştirene kadar yüksek ateşte kızartın.Bir yerde 2 tane soğanı ay şeklinde ince ince doğrayın.Yayvan bir mümkünse güveç tepsisine yoksa benim gibi fırın tepsisine etleri dizin.Üzerine soğanları serpin.Sonra etleri marine ettiğiniz sosa 1/2 bardak elma sirkesi ilave edin.Ben yarım çay bardağı zeytinyağ koydum tat versin diye ama tarifte yok.Ve bu karışımı etleri kızarttığım tavaya döküp tavanın dibinde kalan et tortularıyla da karıştırdım ve fırın tepsisine böyle döktüm.Etlerin üzerine 2-3 tane defne yaprağı da yerleştirip tepsinin üstünü folyoyla iyice kapatın.Önceden ısıtılmış 170C fırında 2 saat kadar pişirin (yani unutun ).Aslında tarifin orjinalinde güveç tenceresinin üstü sadece un ve tuzla yoğrulup açılmış hamurla kapatılır ama bunu bir dahaki sefere güveç tepsisi alınca denemeyi düşünüyorum.Afiyet olsun.

maikedi

İzmirli... Atatürkçü.... Kafası hep karışık... Bunlargillerden... Anarşit... Akdenizli olmaktan gurur duyuyor .... Akdenizli olmak hayata karşı bir duruştur sanırım. Akdenizli olmak ; kanının deli akmasıdır, bağıra çağıra konuşmaktır, kalabalık aile sofralarıdır, kapı gıcırtısına oynamaktır, şarkılara ayakla ritm tutmaktır, zeytindir,zeytinyağıdır, teninin güneş yanığı rengini yıl boyu korumasıdır, güzel kızlardır, yakışıklı erkeklerdir, damak zevkidir, daha ötesi hayat zevkidir... Yani Akdenizli olmak bir ülkenin ötesinde bir iç denizin çevresinde yaşayan tüm insanların o deniz gibi rengarenk,kah huzurlu,kah deli dolu olmasıdır.Bir ülkeye değil bir denize kendini ait hissetmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Translate